Değerli  okurlarım,
Bu yazımda Cumhuriyetimizin kurucusu Başkomutanımız   Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü   yazmak istedim,  gerekirse her yazımda onu yazacağım, her
konuşmamda onu anacağım.
‘Beni görmek demek
mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı
anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir’.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Bir Kızılderili atasözü der ki: "Benim hayatımı
yargılamadan önce benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan,
sokaklardan geç. Benim takıldığım taşlara takıl, yeniden ayağa kalk ve aynı
yolu tekrar git, benim gittiğim gibi, ancak o zaman beni yargılayabilirsin."
Gurur duymak, şerefli bir maziyi bize hediye ettiği için
minnettar olmak yerine, türlü iftira ve yalanlarla Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü
itibarsızlaştırmaya çalışan lağım zihniyetini   kınayarak yazıma başlamak istedim.
Beyinlerinin olmadığını bilerek ısrarla tekrar ediyorum, ATA’ mızın adını
kirletmeye yada silmeye kimsenin gücü bugüne kadar   yetmedi, yetmeyecek. Bu konu tartışmaya ve
yoruma kesinlikle kapalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü
hep güzel duygularla tanıdım, çocuklarıma da aynı şekilde tanıttım, her zaman
da o güzel duygularla saygı, sevgi  ve
minnetle anacağım.
İlkokulda ki ilk hayat bilgisi dersimizde mısır tarlalarında
kargaları kovalayan, elinde sopası sarı saçlı bir çocuk resmedilmişti. Okumayı
yeni öğrenmiştim ve o çocuğun aslında kim olduğunu anlayamamıştım. Okuma
parçası kargalardan mısır tarlalarını korumaya çalışan sarı saçlı, mavi gözlü   Mustafa 
adında bir çocuğu anlatıyordu, benim için bir masal kahramanıydı, aslında
Mustafa   kimdi? Bilmiyordum.   Öğretmenimizle konuyu tartıştığımız zaman bize
o çocuğun Mustafa Kemal ATATÜRK olduğunu söyleyince çok şaşırmıştım. Çünkü,  Mustafa Kemal ‘ i çocuk olarak hiç dinlememiştim
dedem den, o dedemin nazarında Kemal Paşa idi, vatansever, disiplinli ve
korkusuz komutandı, bize de hep savaş anılarını anlatmıştı ve ben böyle büyük
bir komutanı çocuk olarak hiç düşünmemiştim. Oysa ki o da bir zamanlar çocuktu
ve tüm davranışları gelecekte  vatanın
kurtarıcısı olacağının işaretiydi aslında. Büyük bir heyecanla  defalarca o sayfayı okumuştum.  Çocuk kalbimde, Zübeyde hn. ne şanslı bir
anneydi, Ali Rıza Bey ne şanslı bir babaydı, Makbule ne şanslı bir kız
kardeşti  ve biz ne şanslı bir millettik.
Dedem İstiklal gazisi idi, aynı disiplini evimizde de devam
ettiren, her yemek sonrası savaş anılarını anlatan, her şeyin kıymetini bilen,
çalışkan ve adaletliydi.  Ben Kemal
Paşayı önce ondan öğrendim,  cephede
yaşadıklarını ondan dinledim. At sırtında, sıcak, soğuk, yağmur, kar demeden,
kelle koltukta anılarını dinledim. Bugünün şartlarında klimalı otobüslerde bile
yolculuk yapmaktan imtina edenlerin, binlerce km yolu at üstünde gidenleri  eleştirmesi, iftira atması, hakaret etmesi   yeteri kadar haddini aştı . Liselerin mezun
veremediği yıllardan, Atasını tanımadığı yalanı ile yaptığı edepsizliği
meşrulaştırmaya çalışan ahlak yoksunlarının olduğu yıllara geldik. Islah
olurlar mı? Zannetmiyorum. 30 yaşında savaş kazanan bir komutana, bir baltaya
sap olamamış kimliksizlerin ne cüretle dil uzatabildiğini anlamakta da ayrıca zorlanıyorum.
Dolayısı ile cahilin, mafyanın ve hırsızların kol gezdiği bir toplumda, ıslah
kelimesinin yeterli bir tarif olmadığı kanaatindeyim.
Sonuç olarak, bir süre yazılarımda hep Mustafa Kemal
ATATÜRK’ ü yazacağım. Dahiliği, komutanlığı, ileri görüşlülüğü, insanlığı,
devlet adamlığı ve daha bir çok özelliği ile ATA mızı anlatacağım. Onu anmak
bile kavurucu sıcakta esen meltem rüzgarları   gibi, özgürlüğün dayanılmaz huzuru ve güvenini
hissettiriyor. Ve ben, sarı saçlı, mavi gözlü Dev’ in yolunda olmanın haklı
gururunu ile buradayım, susmayacağım.
Bu vesile ile, kartopu gibi büyüyerek tek bir ses olmak, ona
olan sevgimizi, bize hediye ettiği Cumhuriyetimizin 100. Yılında en yüksek
perdeden haykırmak için, ATATÜRK ile ilgili tüm güzel duygularınızı,
büyüklerinizden dinlediğiniz anılarınızı, aşağıda bulunan mail adresime göndererek
bizlerle paylaşmanızdan mutluluk duyacağız.
melekkeles.haberkulis@gmail.com
Saygı ve sevgilerimle
Melek KELEŞ