Işıltılı Masallar Ülkesi

Print
Haber Tarihi : 20.12.2022 13:18
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

Yazar Melek KELEŞ'in kaleminden


Işıltılı Masallar Ülkesi
Yıl 2022, yer İstanbul, hayaller şehrinde sabah ezanı daha okunmamışken, gün ışığının bile saatinin alarmı çalmamışken…..

Kasvetli , yağmurlu, soğuk ve karanlık bir kış gecesinden  bahsediyorum. Gece diyorum çünkü daha sabah ezanı bile okunmamış. 

Sokak lambalarının ve araba farlarının ışığı ile okullarına doğru gitmeye çalışan evlatlarımızın mecburi yolculuklarına şahitlik ediyorum. 
       
Bir gün önce ise, en muhteşem  espriyi  hangi siyasetçi yapar yarışmasının oynandığı  Gazi Meclisimiz de yine ışıltılı göz muhabbeti dönerken, üzerinde  kalın bir montu, ayağında sıcak bir botu olmayan 12, 13 yaşlarında zayıf bir çocuk, bez ayakkabısı ile dere ye dönüşmüş yoldan karşıdan karşıya geçiyor. 

Okula gitmenin heyecanı ve hevesinin olması  gereken  minik bedeninde, üşüyen el  ve ayaklarından daha çok üşüyen yüreği ne sarılarak, hayalleri olmaksızın mecburi bir kabulleniş  ile hızlı adımlarla okuluna ulaşmak için karanlık sokaklarda koşturuyordu. 

Çocukluğumuz da bizlerde çok yağmur çamur görmüştük, ama tüm mahalle, hatta tüm ülkenin çocukları olarak çoğumuz aynı şartlardaydık. Okula yürüme gidiyor, yağan yağmurda ıslanınca sınıfın ortasında yanan sobanın etrafına diziliyor, üzerimizdeki suların çıkardığı buharlarla bile eğlenebiliyorduk.   

Abla  yada abimizin, hatta komşumuzun çocuklarının önceki yıllarda kullandıkları kitapları kullanmaktan da hiçbir rahatsızlık duymuyorduk. Kısacası mutlu ve hayattan beklentileri olan çocuklardık. 

Düşünsenize, siyasileri  tanımıyorduk, sokakta oynarken kaçırılma korkumuz yoktu, ailemiz bizleri rahatça komşumuza emanet edebiliyordu, dedim ya bizler çok ama çok mutlu çocuklardık ve o mutluluğun kıymetini şimdi çok daha iyi anlayabiliyoruz

Bu gün ise bir inat uğruna, çocuklarımızın gün ışığı olmadan yollara çıktıkları yetmezmiş gibi, okul sokaklarında sıra sıra dizilen Fareli Köyün Kavalcıları’ na karşı direnmelerini bekliyoruz. 

O endişeli bakışlara ve titreyen parmaklara çare olmaktan uzak,  meclis kürsüsünde La Fontaine den masallar anlatanları hayretler içerisinde izliyoruz. 

Doğrusu bizim gözlerimizden  ışık değil alevler fışkırıyor. Çünkü açlıktan ölüme mahkum edilen çocuklarımız var bizim, her metro çıkışında tedavisi için para toplanmaya çalışılan kaderlerine terkedilmiş SMA hastası çocuklarımız var bizim. Işıltımız yok, ışığımız yok, umudumuz yok, artık söyleyecek sözümüz de yok.

  Sevgi ve Saygılarımla

ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.