Anadolu Kadını

Print
Haber Tarihi : 28.12.2022 14:47
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

Yazar-Siyasetçi Melek KELEŞ'in kaleminden


Anadolu Kadını
  "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim' diyemez."
                                                                                                                                M. Kemal ATATÜRK


İstiklal savaşında tüm cephelerde koşturan Anadolu kadını Atamız tarafından övgülerle yüceltilirken bu gün geldiğimiz noktada toplum ve siyasiler tarafından ezilen horlanan şiddete uğrayan ve dışlanan Anadolu kadını belki de tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor. 

Çıkarları için kadınlara değer verdiklerini söyleyenlerle, kadınlara hiç değer vermeyenler arasında pinpon topu gibi bir sağa, bir sola savrulan, on parmağında on marifet kadınlarımızın hak mücadelesi azalacağına günden güne artıyor. 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını Avrupa kadınlarından önce sahip olan Anadolu kadını, maalesef ki bugün sadece siyasi partilerin lütfettikleri kadın kotaları ile siyasette tutunmaya çalışıyor. 

Kadınlar siyaset üreten değil, stantta duracak bir obje ya da kapı kapı dolaşacak bir nevi postacı muamelesi görürken, aslında en mükemmel siyaseti hep ataerkil erkeklerimiz yapabiliyor (tabi kendilerince). Hal böyle olunca bizim önceliğimiz kadınlar diyen sözde kadın savunucuları bile, işleri karşıya geçince ölü taklidi yapmaktan da geri durmuyor.   

İş hayatında aynı diplomaya sahipseniz bile, siz potansiyel bir anne adayı olduğunuz için yetenek ve bilginizin  zekatını bile veremeyecek erkeklere öncelik sağlandığını gördüğünüzde, hayattaki mücadelenizin katsayısı hızla artmaya başlıyor, başarabilirim, hem anne, hem eş, hem de iş kadını olarak ayakta durabilirim derken emeklerinizin üzerine bir bardak soğuk su içtiğinizde, mücadelenizin sizden götürdüklerinin ardından el sallarken buluyorsunuz kendinizi .

Tüm bu düşüncelerle bir Parti'nin  Pazar günü düzenlediği  ve kadınların davetli olduğu bir kadın mitingine katılım sağladım. En çok merak ettiğim konu ise acaba kadınlarımız hala Atamızın övdüğü kadınlar mıydı?  İstiklal savaşında evlatları için cepheden cepheye koşan kadınlarımız, bugün ülkemizin geldiği bu durumda evlatları için yine harekete geçmişler miydi? Yoksa yine üst akılların gövde gösterilerinin objeleri olarak mı oradalardı? 

Toplantı çok büyük  bir salonda yapılıyor olmasına rağmen hınca hınç doluydu ve tamamen kadınlardan oluşuyordu. Her yaştan, her ilden, her meslekten binlerce kadın, kimi küçük çocuğunu kucağında uyutmaya çalışıyor, kimi elinde bayrak sallıyor, kimi ise mendili ile halay çekiyordu. Benim için önemli olan kadınların cesareti ve ellerinden birer birer alınan yaşam haklarına sahip çıkmaktaki kararlılıklarını görmekti. 

Sonuç olarak, belki ben karamsarım, belki hayal kırıklıklarımın etkisi ile gerçeği göremedim  bilemiyorum ama, benim gördüğüm kadınlar siper önlerindeki barikat gibi dimdik dururken,  arkada yine erkek siyasetinin  baskınlığı oldu. Kadın bir lider görmek, kararlılığını ve korkusuzluğunu hissetmek çok güzeldi,  fakat dediğim gibi kadınların rüyası farklı, erkeklerin planları ise çok daha farklıydı. Partiden partiye çok az değişkenlik gösteren bu durum,  Türkiye de ki genel zihniyetin yansıması olduğu için benim nazarımda hiçte şaşılacak bir durum değildi.   

Sonuçta yol belli, uygulamalar belli, 1934 te kazanılan haklar varken, güç dengesini elinde tutmaktan vazgeçmeyenlerin hezimete uğradıkları günü sabırsızlıkla bekliyorum. Kadın olmak güçsüz ve aciz olmak değil, aksine tüm güçleri bir arada bulundurmaktır, yani kadınların aslında bir sorunu yok, kendi konfor alanları dışına çıkmak istemeyen, kadını bir eşya olarak kullananların eksik ahlaki değerleri asıl sorun olan. 

Bazı partiler ise kadınlar için eylem planları hazırladıklarını ilan ediyorlar, bu planları yazanlar sanki başka bir evrenden gelmiş, en doğru çözümü bulmuşta trafik kuralı gibi kadın eylem planı hazırlıyorlar. Tam da bu yüzden Kadınlar için eylem planları hazırlayan kadınlar için de bir çift sözüm olacak.   

Yaptığınız eylem planlarını erkek siyasetçilere yaranmak için yapmayın, lakin samimiyetsizlik dolu eylem planlarınıza hiç ihtiyacımız yok bizim. Yeni keşfedilmiş bir tür muamelesi görmeye ve bu yeni tür varlığın yaşam hakları ansiklopedisine de ihtiyacımız yok bizim. 

Ne  Ata mızı eleştirenlerin eylem planlarına, ne de reklam yapmak için sahnelerde rol yapanların lütuflarına da ihtiyacımız yok bizim. Mış gibi yapmacık tavırlarınız ve ruhsuz kelimelerinize de ihtiyacımız yok.  Anadolu kadını ferasetini  yüz yıl önce tarih nasıl altın harflerle yazdıysa yine yazdıracaktır. Ve  bizim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda ki asil kanda mevcuttur. 
Sevgi ve Saygılarımla



ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.