Türk hakemliği sınıfta kalmaya devam ediyor...
Bu kadar teknoloji, bu denli yatırımlar, seminerler, kurslar, yabancı hocalar, imzalanan sözleşmeler fayda etmiyor..
Yine REZALET, yine REZİLLİK...
Sahada ki görmüyor diyelim hadi Var odasında oturanlar ne yapıyor ?
Çekirdek mi çitliyor... Gözlerine perdeler mi indi ?
Dünyanın en iyi 3 hakeminden biri olacaksın, önünde onlarca kamera açısı olacak, bu elle oynamaya penaltı verdirtmeyeceksin...
Toroğlu, Bünyamin Gezer, Deniz Çoban, Bülent Yıldırım' dan tut, herkes penaltı diyor, Palabıyık-Çakır ikilisi pozisyonu es geçiyor...
Ya bırak Cüneyt hoca, dürüstlüğünü yesinler senin... Baba oğul yıllarca şu camianın ekmeğini yediniz...
Avrupada harika maçlara imza atacaksın, ülkene gelince eyyamın kralını yapacaksın... Bari senaryoyu değiştir...
Her zaman aynı şey.... Trabzonspor iyi takım kurar, lige 3 te 3 ile başlar, 4. hafta Cüneyt hoca sahneye çıkar ve sistem bozulur...
Bu kaçıncı Galatasaray maçlarında elle oynamalara verdirtmediğin penaltı !
Dün akşam Galatasaray Voleybol takımı sahaya çıktı da bizim mi haberimiz yok !
Top elden ele dolaştı, durdu mübarek... Sadece sen değil senin olduğun kadar sahadaki de art niyet doluydu...
Danışıklı dövüş yapar gibi yediniz Trabzonspor'u...
İlk yarı 3 gol 2 oyuncu değişikliği oluyor, Muslera efendi 28. dakikadan itibaren zaman geçirmeye başlıyor,
Sen ne yapıyorsun Ali Efendi, Müsabakaya 1 dakika uzatma veriyorsun.. Kurnazlığını yesinler senin...
Trabzonspor 2-1 yakalamış, saldırdıkça saldırıyor, baskı kuruyor, sen bir an önce bitirme peşindesin...
Yetmiyor, ikinci yarıda aynı işi yapıyorsun, Muslera'nın sadece 4 dakika yere yattığı yerde, 6 oyuncu değişikliği olduğu halde,
4 oyuncunun aynı anda değişiklik yapıldığı, sadece orada zaten 2-3 dakika geçmesine rağmen sen 4 dakika uzatma veriyorsun...
Yani diyorsun ki, şu maç 2-2 bitsin de gol filan daha olmasın, başımıza iş almayalım... Tam profesyonel işi...
Marek Hamsik, dirsek yiyor, önünde yaşanıyor, görüyorsun, devam ettiriyorsun, devamında Berat indirince hemen sarıyı basıyorsun...
Hamsik yerde yatıyor, hiç oralı bile değilsin...
Sahada oyunu çirkinleştirecek oyuncu olmadığından maç sakin ve kavgasız geçti... Eski yıllardaki ekipler olsa Palabıyık patlardı...
Gelelim Avcı, Terim ve Tercihlerine
Genel anlamda ideal 11 ile sahaya çıktı...
Sol bekte İsmail ve Sağ açıkta A. Ömür soru işaretiydi...
Nitekim sahaya erken veda ettiler... Yenilen 2 gol de net hataları vardı...
Oyunun genelinde aksayan iki isim olarak hep göze battılar...
Avcı'nın bu iki ismi ilk 11 de başlatması ne kadar yanlış ise 39. dakikada oyundan çıkarması da o kadar doğruydu...
Hoca dediğin böyle olacak. Yanlıştan dönmeyi, kanayan yarayı kesmeyi bilecek...
Devre arasını beklese belki de maç tamamen gidecekti.. İki değişiklik, gelen gol ve hareketlenme en kötü 1 puanı kurtardı...
Edgar Le, yaptığı inanılmaz hatalarla şaşırttı..Peres, yorgun, bitkin ve negatifti... Bakasetas, ilk yarı iyi, ikinci yarı sahada yoktu...
Marek ve Bakasetas, milli maçta 90 dakika oynamanın dezavantajını yaşasa da Marek bunu hissettirmedi...
Sahada yaptığı katkı ile göz doldurdu... Kalite kendini belli ediyor... Siopis, tam bir çalışkan arı... Keşke daha fazla süre alsaydı...
Cornelius, attı fakat bir o kadar da kaçırdı... Nwakame, zaman zaman oyunun dışında ve güçsüz kalsa da yine yaptı yapacağını...
Trondsen tekrar sakatlandı. Denswill, fena görüntü vermedi. Derbi maçta 3 sol bek oynaması da futbol şanssızlığı olsa gerek...
Tıpkı Emre Kılınç, iki gollük muhteşem performans sergilerken sakatlanması gibi...Peres ise sakatlıktan çıktı, toparlayamadı.
Avcı, yanlış başlayıp oyun içinde doğruları buldu. Terim ise doğru başlayıp yanlışlara gitti.. Oyuncu değişiklikleri negatif yansıdı...Skoru koruyamadı..
Maç sonrası Şenol Güneş ile ilgili söyledikleri yerinde ve anlamlıydı.. Trabzon şehrinde bu yapıcı konuşma Terim kariyerine yakışır bir açıklama oldu..
Basın toplantısı ve futbolcu yorumlarında hakem konuşulmaması da ilginç geldi... Ağaoğlu, kızının kaza geçirmesi sebebiyle maça gelemedi...
Yeni Emniyet Müdürü, aldırdığı önlemlerle okları yine üzerine çekti.. Deplasman taraftarı olmayan müsabakaya TOMA ve kalabalık polis ordusu yağdırmasına kimse anlam veremedi..
Her şeye rağmen sahaya atlayabilen bir taraftarın, 60 metre koşu yapıp A. Ömür'ün yanına giderek '' Formanın hakkını ver, Düzgün Oyna '' demesi trajikomik oldu...
A. Ömür, oyundan çıkarıldıktan sonra yuhalanmasıyla birlikte taçlanan kötü performansı sonrası kulübede hüngür hüngür ağladı... Keza, İsmail Köybaşı da çıkarken tepki topladı..
Taraftar, kendine ayrılan bölümleri doldurmuş, çoşku içinde takımına destek veriyordu.. Zaman zaman yenilen goller ve futbolcuların düşük temposu, taraftarın da enerjisini düşürdü.
Muslera gibi bir kalitenin 28. dakikadan itibaren sürekli zamana oynaması, sarı kart görmemesi, yerden kalkmaması taraftarı çileden çıkardı. Bir ara '' Ayağa kalkın, adam gibi oynayın '' tezahüratları yapıldı.
2-0 öne geçmesine rağmen futbol anlamında Galatasaraylıların takımdan tatmin olduklarını sanmıyorum.. 95 dakikalık oyunda toplasanız 15-20 dakika iyi görünmüştür...
Oyunun geneline baktığımızda futbol oynayan, iyi işler çıkaran, doğru hamleler yapan, istatistik üreten taraf Trabzonspor' du..
Galatasaray, bir yandan genç takım olmanın avantajını yaşarken bir yandan da tecrübesizliğin dezavantajını yaşadı...
Bu Galatasaray takımı için ve Terim için Akyazı' dan 1 puan sevindirici olsa gerek.. 3 te 3 yapan Trabzonspor için ise kayıp oldu...
Sakatlar, eksikler ve taşlar yerine oturduğunda söylemek lazım ki Ligin En İyi Kurulan Takımı Trabzonspor, şampiyonluğun favorisidir...
Yeterli Kirli Eller, Şeytani Güçler Devre Dışı Kalsın...
