Her şey her yerde söylenir mi?

Print

Dün Prof. Dr. Ahmet Altunışık’ın Beşirli bölgesiyle ilgili yaptığı açıklamalara dikkat çekmiştik.

Altunışık’ın söylemlerinin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştik.

Yarın ah vah demenin bir işe yaramayacağına vurgu yapmıştık.

Bu, Hoca’nın söylemleriyle ilgili yaptığımız yorumun ilk bölümüydü.

Söz ağızdan bir kere çıktı mı geriye dönüşü olmaz denir ya...

Bizler de Hoca’nın ağzından depremle ilgili önemli sözler çıkınca mecburen peşine takılmak zorunda kaldık.

Gelelim söylenen sözlerin ikinci bölümüne...

Öncelikle “Her söz her yerde söylenmez”den yola çıkacak olursak Ahmet Hoca belli ki bu sözleri söylerken, dikkat çekmek istediği konunun Trabzon’a zararının bir başka alanlarda olacağının hiç hesabını kitabını yapmamış.

Diyeceksiniz ki bu işin hesabı kitabı mı olur?

Evet bal gibi olur.

Dedik ya “her söz her yerde söylenmez” diye.

Bakın Hoca’nın söyledikleri Trabzon için ne anlam taşıyor!

Bilim adamları fay hattı geçen yerler için sürekli her çıktıkları televizyon programlarında uyarılar yapıyor.

Hatta İstanbul’da yaşanması olası depreme de dikkat çekiyorlar.

Bilim adamlarının söylemlerinden hareketle sorarım sizlere: Rahatsız olmayan, endişe duymayan İstanbullu var mıdır?

Ya İstanbul’da tatillerini geçirmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin yaşadıkları tedirginlikleri...

Bunu nereye koyacağız?

Bugün İstanbul’a veya deprem bölgesi içerisinde kalan şehirlere gitmek isteyenler bilim adamlarının yaptıkları açıklamalardan dolayı bir kez değil bin kez düşünüp karar veriyorlar o şehirlere gitmeleri için.

Demem o ki Hoca konuştu.

Demem o ki Hoca depremle ilgili Beşirli bölgesine dikkat çekti.

Demem o ki Hoca konuşunca olay medyada dolayısıyla kamuoyunda patladı.

Sonuç, Trabzon’a gelmek isteyenler...

Sonuç, turizm sezonunu Trabzon’da değerlendirmek isteyenler...

Sonuç, Trabzon’a yatırım yapmak isteyenler...

Sonuç, Beşirli bölgesinde yaşayanlar...

Keşke Hoca konuşurken bunları da göz önüne alıp öyle konuşmuş olsaydı. Veya konuyu bu işin yetkililerine anlatmış olsaydı. Bundan sonra yapacak bir şey yok, “Söz ağızdan bir kere çıktı.”

Herkes sahada... Herkes elinde ne varsa sahaya yansıtmaya çalışıyor. Açıkçası milletvekili adayları dur durak demeden, gece gündüz gözetmeksizin çalışmaları tüm hızıyla sürdürüyor. Hızlı çalışanlardan biri de İYİ Parti Milletvekili Adayı Yavuz Aydın.

Aydın sahada öyle bir çalışıyor ki çalmadık kapı, girmedik yer, dokunmadık kişi bırakmıyor. Kısacası Yavuz Aydın milletvekili adaylığının birinci sırada olmasının hakkını fazlasıyla veriyor. Merakım Aydın’ın böyle cansiparane çalışmasının sonucunun sandığa nasıl yansıyacağıdır. Gerçi kendisiyle konuştuğumda, Aydın, vatandaşlardan müthiş teveccüh gördüğünü, her geçen gün partisinin ivmesinin yukarılara doğru çıktığını, bunun da seçim sandığına önemli ölçüde yansıyacağını söyledi. Kim ne söylerse söylesin her şey seçim akşamı 14 Mayıs gecesi sandıklar açılınca netlik kazanacaktır. Biz bütün adaylara başarılar diliyoruz.

Ramazandı...

Günün ortasıydı...

Teşkilatlar çalışmadı...

İki gün içerisinde duyuru ancak bu kadar yapılabildi!

Ben bu mazeretlerin hiçbirine katılmıyorum. Ve hiçbirini kabul etmiyorum. Ben bunların hepsini elimin tersiyle geri itiyorum. AK Parti lansman yapacak, salonun yarısı boş olacak. AK Parti lansman yapacak, salonda heyecan, coşku olmayacak. AK Parti lansman yapacak, şehir ters düz olmayacak. O nedenle diyorum ki AK Parti’nin Ramada otelde yaptığı lansmandan süper bir sinerji Trabzon’a verilmedi. O nedenle diyorum ki AK Parti’de iyi ki Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu var. O nedenle diyorum ki bütün yük Bakan Karaismailoğlu’nun omuzlarına yüklenmiş, partiyi Bakan taşıyor. Sizi bilmem ama benim gördüğüm fotoğraf bunları yazdırıyor bana.