Deniz Çakır: 'Ferhunde' bana çok şey öğretti

Print
Haber Tarihi : 27.01.2022 11:17
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

Fatih Altaylı ile Bire Bir', renkli konuklar ve keyifli sohbetlerle Bloomberg HT'de ekran yolculuğuna devam ediyor.

Deniz Çakır: 'Ferhunde' bana çok şey öğretti

Bloomberg HT'de çarşamba akşamları ekrana gelen "Fatih Altaylı ile Bire Bir" bu hafta da renkli konuklarıyla izleyicileri ekran başına topladı. Altaylı, son programında oyuncu Deniz Çakır, müzisyen Serenad Bağcan, milli atlet Burcu Subatan ile şef ve yemek yazarı Ömür Akkor oluyor.

"O ROL KIYMETLİMDİ"


'Yaprak Dökümü'nde canlandırdığı 'Ferhunde' rolünün 'üzerine yapışması'yla ilgili sözlerine başlayan Deniz Çakır, "Dizinin hem uzun yıllar devam etmesi, hem de yazar-oyuncu ilişkisinin çok iyi olması etkiliydi. O rol kıymetlimdi. Ferhun'de kötü kadındı ama bana bilmediğim çok şey öğretti. Kadın olarak yaşamadığım bir sürü duyguyu yaşattı." dedi.

Deniz Çakır, 'Yaprak Dökümü'nde Halil Ergün, Gökçe Bahadır ve Fahriye Evcen gibi isimlerle rol almıştı.
Deniz Çakır, 'Yaprak Dökümü'nde Halil Ergün, Gökçe Bahadır ve Fahriye Evcen gibi isimlerle rol almıştı.
Oyunculuğun çok keyifli olduğunu belirten Çakır, "Üzerine para verip yapabileceğim bir iş. Hobim, keyfim, zevkim... Dolayısıyla bunu iyi ve nitelikli yapmaya çalışıyorum. Çok sık iş kabul etmiyorum, gerçekten senaryoya inanmam gerekir. İnanmadığım bir şeyi yapamam." ifadelerini kullandı.


Sanat hikayesini anlatan Çakır, "Oyunculuk çok hayranlık duyduğum bir meslekti. Gazeteci ya da avukat olmak isterdim. Konservatuvar sınavına girdim ama kendime çok inanmamıştım. Ardından Hacettepe Üniversitesi'ni kazandım. Zeynep Eronat'ın Ankara Devlet Tiyatrosu'ndaki 'Goya' oyununu izledim, hayran kaldım. O an sahnede olmak istediğimi hissettim." şeklinde sözlerini sürdürdü.


Ünlü oyuncu, "Bir diziye başlayacaksam kadroda kimlerin olduğuna dikkat ederim. Benden gençse olsa, büyük de olsa... Çünkü alışverişimiz olacak. Sadece oyun sırasında paslaşmak değil. Oyunculuğa benim gibi bakan, saygı duyan, bu işi severek yapan insanlarla çalışmak istiyorum. O zaman çalışmak çok güzel. Biliyorsunuz diziler uzun saatler sürüyor çok yorucu. Yerli dizi yersiz uzun diye yürüyüşler yaptık. O zaman diziler 90 dakikaydı. Şimdi öpüp başımızın üzerine koyabiliriz." diye konuştu.


"KİME NE YA!"


Deniz Çakır, kadına şiddet konusunda, son günlerde iddialı sahne kıyafeti nedeniyle eleştirilen şarkıcı Gülşen'e de destek çıktı:

"Kime ne ya! Sanane! İnsanları, bu tarz yaşam biçimleri, kıyafetleri üstelik bahsettiğimiz sahne insanı... Sen nasıl böyle bir hak bulabiliyorsun kendinde! Onun seyircisi... Kıyafetine gelene kadar... Ayrıca çok da yakışmış. Yürü be Gülşen! Rahatsız ediyorsa bakma, izleme. Bunu hoyratlıkla yapabilen insanlar kendi hayatlarında arıza olan insanlar."


"FAZIL SAY İLE YENİ BİR PENCERE AÇILDI"


Sanatçı bir ailede büyüyen Serenad Bağcan, "Hem çok avantajlı, hem de çok dezavantajlı bir şey. Kendinizi çok geç buluyorsunuz. Çünkü ailede öyle insanlar var ki... Herkes çok yetenekli ve önemli isimler de. Halam (Selda Bağcan) duruşuyla ve hayata bakışıyla inanılmaz bir müzisyen. 'O kadar insanın içerisinde benim sesim ne ki?' derdim. Klasik ekolden geldiğim için, kendimde bir eksiklik hissetmiştim. Sonra kendime bir orkestra kurup orkestra şarkıcılığı yapmaya başladım. Sonrasında Fazıl Say ile birlikte bir pencere açıldıktan sonra asıl kendi yorumculuğumla karşılaştım." diye konuştu.


"EN İYİ YEMEĞİM KURU FASULYE"


En iyi yemeğinin kuru fasulye olduğunu söyleyen şef Ömür Akkor, "Çünkü beğendirmek kolay, genimizde kuru fasulyeyi beğenmek var. Bazen kaburgalı, bazen pastırmalı, bazen de kuzu kuşbaşılı yapıyoruz. İlk kuralımız fasulyesini İspir'den alıyoruz. Fasulye tarladan toplanırken, çuvalın ağzı dikilmeden ikincisini toplamıyoruz. Hepsini bir tarafa koyup çuvallamıyoruz. Çünkü fasulyenin birkaç gün beklemesi bile pişme oranlarını etkiliyor. Tarladayken konuya el atıyoruz. Ovit yaylasından tereyağını alıyoruz." ifadelerini kullandı.


"UMARIM 2024 OLİMPİYATLARINA YETİŞECEĞİM"


Atletizm serüvenini anlatan milli atlet Burcu Subatan şunları söyledi:

"İlkokulda spora başladım. Her şeyi yapmak isteyen bir karakterim var. İlkokulda okulun futbol takımında oynuyordum, tekvando yapıyordum ve aynı zamanda da okulun folklor ekibindeydim. Sonra beden eğitimi öğretmenim 'senin yeteneğin atletizme daha yatkın' dedi. Gecekondu mahallesinde oturuyorduk. Bütün çocuklar atletizme merak sardı. Sonra herkes bırakıp ben tek kaldım. Spor akademisi okudum. Olimpiyat barajına 3-4 saniye yakınım. 2024'te inşallah yetişeceğim. Dünya şampiyonu olduktan sonra Fenerbahçe'ye geçtim.

ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.