Ali Babacan Ak Partililere Seslendi

Print

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, 28 Mayıs sonrası kurulan 67'nci hükümetin ilk 100 gününü değerlendirdi. Babacan, "Hukuku güçlü Türkiye’ye yağmur gibi yatırımlar gelir. Mesele AB ile yolları ayırmak değil. Cumhurbaşkanı demokrasi ve hukuk ile yollarını ayıracağını böyle ilan edemez. Ettiği an ekonomi düzelmez." dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. AK Parti hükümetinin ilk 100 gününü değerlendiren Babacan enflasyona dönük “2026’da bile tek haneli enflasyonu siz ancak rüyanızda görürsünüz" dedi. Babacan “İktidarın doğrularını, yanlışlarını, eksiklerini ve acilen yapması gerekenlerle ilgili tavsiyelerimizi paylaşmak üzere karşınızdayım” ifadesini kullandı. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenenlerin ilk 100 günü geçtiğini hatırlatarak demokrasilerde ilk 100 günün önemli olduğunu işaret etti ve şunları söyledi:

“İktidarın seçimden evvel açıkladığı seçim beyannamesindeki taahhütlerin çoğu herhangi bir takvime bağlanmış değil. Aynı ‘Sarı çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı' misali. Bir önceki dönemde olduğu gibi, yine pek çok muğlak ifadelerle ve vaatlerle seçime girdiler. Pek çok vaat, beyanname sayfalarında hâlâ hayata geçirilmeyi bekliyor.

Son dönemde yapılan vergi artışlarına gerekçe olarak da depremi gösteriyorlar. ‘Asrın felaketi, ne yapalım?' diyorlar. Evet, bu deprem asrın doğal felaketi olabilir. Ancak 125 milyar dolarlık kur korumalı mevduat da asrın ekonomik felaketidir ve bu felaket bizzat Sayın Erdoğan tarafından memleketin başına getirilmiştir. Buradan ekonomi yönetimine sesleniyorum: Rasyonel politikalara dönmek konusunda samimiyseniz, şeffaf olun. Kimseyi aldatmayın. Eğer gerçekten şeffaflık diyorsanız, arka kapı döviz satışlarına imkân veren Merkez Bankası ile Hazine arasındaki protokolü derhal iptal edin.

Şu anda Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli sorun enflasyondur. Hükûmetler sıkıştıkça para basmaya alışırlarsa bundan vazgeçmeleri zor olur. İşin bam teli de tam bu. Sayın Erdoğan artık enflasyonla yönetmeye alıştı. Merkez Bankası'nın kontrolünü eline geçirdiği andan itibaren Türkiye'de enflasyon yükselmeye başladı ve bir türlü düşmüyor. Düşmeyecek de… 1 Temmuz'da müjdelerle maaşlara zam verildi ama en düşük emekli maaşında hiçbir iyileştirme yapılmadı.

Emeklilerimiz 7 bin 500 lira almaya devam ediyor. Çarşı, pazar fiyatları el yakıyor. En temel ihtiyaç maddelerine vergi yükü geliyor ama emekliye yine de 7 bi8n 500 lira veriliyor. Ben buradan Sayın Erdoğan'a soruyorum. Bunca süre inat ettiğinize değdi mi? Esnafın sermayesi eridi, çalışanların maaşı alamadan eridi gitti. Ev kiraları uçtu gitti. Ev sahipleri ile kiracılar arasında insanlık dışı bir ihtilafa sebep oldunuz. Değdi mi?

Sayın Erdoğan'ın seçimi kazanmak uğruna harcadığı devlet bütçesinin, tükettiği Merkez Bankası rezervlerinin maliyetini hepimiz millet olarak ödüyoruz. Seçimlerden hemen sonra ‘Erdoğan helalinden kazanmadı, çünkü aldattı' demiştim. Evet, helalinden kazanmadı. Zamanında enflasyon tek hane iken, faizler tek hane iken, siz o dönemin tertemiz bürokratlarına hakaret ediyordunuz. ‘Bunlar faizci' diyordunuz. Şimdi ne oldu? Hükümetinizin ilk 3 ayında Merkez Bankası tam 3 kere faiz artırdı. Sayın Erdoğan söyleyecek hiçbir sözünüz yok mu?

Demokrasi ve hukukta gerekenleri yapmazsanız, 2026'da bile tek haneli enflasyonu siz ancak rüyanızda görürsünüz. Bugüne kadar beceremediniz, bundan sonra da beceremezsiniz… Açık söylüyorum: Bu hükümet aklını başına almazsa, bu ülke yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek döviz kuru sarmalından asla kurtulamaz. Sayın Erdoğan'a seslenmek istiyorum. 67. Hükûmetin ilk 100 günü geçti ama zararın neresinden dönseniz kârdır.

Hukuku güçlü bir Türkiye'ye yağmur gibi yatırımlar gelir. Belki binlerce kez tekrar ettiğim bir cümlemi yineleyeceğim: Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer. Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer. Hukuk zemini olmadan, ekonomiyi inşa edemezsiniz. Bunu hep tekrarladım. Hukuk olmadan, güven sağlayamazsınız.

Mesele Avrupa Birliği ile yolları ayırmak değil. Sayın Erdoğan ne diyor? “Gerekirse Avrupa Birliği ile yolları ayırırız” diyor. Mesele Avrupa Birliği ile yolları ayırmak değil ki. Mesele demokrasi ve hukuk ile yolları ayırmak. Hâlâ anlamıyor musunuz? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı demokrasi ve hukuk ile yollarını ayıracağını böyle ilan etmez, edemez. İlan ettiği anda o ülkenin ekonomisi düzelmez. Demokrasi ve hukukta gerekenleri yapmazsanız, 2026’da bile tek haneli enflasyonu siz ancak rüyanızda görürsünüz. Bugüne kadar beceremediniz, bundan sonra da beceremezsiniz.

Depremin üzerinden geçen yedi aya rağmen su temininde aksaklıklar, hijyen sorunları, koordinasyon eksikliği devam ediyor. Yapılanlar sadece konut inşasına indirgeniyor. Gençler geçen yıl niçin parklarda yattılar? Yurt bulamadığı için onbinlerce gencimizin üniversite kaydını yaptırmadığını bilmiyor musunuz, görmüyor musunuz?”