Öztrak “Akıl dışı”  dedikleri politikalara usul usul döndüler

Print
Haber Tarihi : 08.08.2023 17:23
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

CHP Sözcüsü Öztrak, ekonomi yönetiminin gerekli tedbirleri almak yerine Hazine ve Maliye Bakanı’nın “Akıl dışı” olmakla eleştirdiği politikalara usul usul geri döndüğünü ifade etti.

Öztrak “Akıl dışı”   dedikleri politikalara usul usul döndüler

Bir taraftan rezerv satışlarının yeniden başladığını, bir yandan da  yerel seçime kadar  enflasyonla mücadelenin bırakıldığını ifade eden  Öztrak, “Yerel seçime kadar, 2000 öncesinin emme basma tulumba düzeni sürecek. Önce vatandaşın ücretine, maaşına, aylığına zam yapacaklar sonra gelsin vergi, harç artışları… Gelsin benzin, gaz, elektrik zamları… Gelsin enflasyon…  Dar ve sabit gelirliye kaşıkla verdiklerini, kepçeyle geri alacaklar. Teker böyle döner sanıyorlar. Biz bu filmi gördük,  yaşadık. Dönmedi, dönmez. Gerekenin yapılmadığı her dakika, ekonominin fay hatlarında biriken gerilim, daha yıkıcı hale gelecek” dedi.


CHP’li gençlerin KÖİ protestolarıyla, örgütlerin çarşı pazar ve sokak çalışmalarıyla, Genel Başkan Kemal  Kılıçdaroğlu’nun  il ziyaretleriyle, kendilerinin Trakya’da sorunlarla boğuşan çiftçilerle birlikte  sahada olduğunu ifade eden  Öztrak, “Bu Hükümet, kendi seçmenleri  dahiltüm milletle bağını koparmış bir vaziyette. Bu aralar hiçbiri ortalıkta gözükmüyor. Herhalde  bu zamlar unutulsun diye bekliyorlar. (…) (Biz ise) Parti yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlerimiz, örgütlerimiz, Milletvekillerimiz ve Genel Başkanımız dört koldan sahada, vatandaşlarımızın yanındayız. Yanlarında olmaya da devam edeceğiz” diye konuştu. 


CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik  Öztrak,  bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:


Sözlerime başlarken, hafta sonunda partimizin Etimesgut İlçe Kongresi’nde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren  eski  ilçe başkanlarımızdan  Faruk Özdemir’e Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyoruz. Yine bugün KocaeliDerince Limanı yakınlarındaki  TMO deposunda bir patlama meydana geldi.  Patlamanın sebebi hakkında  henüz net bir açıklama yok.  Ama  on vatandaşımızın yaralandığı bilgisi var.  Umarız bir can kaybı  olmaz.  Yaralananlara  da  acil şifalar diliyoruz.  Bu üzücü haberlerin yanında güzel haberlerde  var.  Dünya Okçuluk Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak bizlere büyük bir gurur yaşatan milli okçumuz Mete  Gazoz’ukutluyoruz.  Başarılarının devamını diliyor ve  bunların tüm gençlerimize örnek olmasını bekliyoruz.

Merkez Yönetim Kurulu toplantımız sona erdi. Bugün kurulumuzda, artan enflasyonu ve hayat pahalılığını,  rekorlar kıran enflasyonu,  ekonomide giderek belirginleşen yavaşlamayı, buna bağlı olarak artan işsizliği ele aldık.  Ağırlaşan yaşam şartlarının yanında, hükümetin giderek artan baskıcı,  hukuk dışı uygulamalarına karşı yapılacakları da  konuştuk.  Partimize yakışan  büyük bir olgunlukla ilerleyen ilçe kongrelerimiz de, bugün kurulumuzun gündemindeydi.


EKONOMİ YÖNETİMİ  MEFLUÇ


Saray yönetiminin sebep olduğu güven bunalımını gidermek için vitrinine koyduğu, Merkez Bankası Başkanının ve  Hazine ve Maliye Bakanının son açıklamaları, sekiz ay sonra yapılacak yerel seçimlere kadar ekonomi yönetiminin  mefluçolduğunu,  enflasyonla mücadele konusunda, hiçbir şey yapmak niyetinde olmadıklarını gösteriyor.  İşbaşına gelirken en önemli önceliklerinin,  “Enflasyonu düşürmek” olduğunu söyleyen bu yönetim sonunda Saraya uymaya mecbur kaldı.  Saray verdikleri ücretleri,  maaşları, aylıkları, her şeyi, vergiyle, zamla, enflasyonla misliyle geri almaya,  göz boyamastratejisini sürdürmeye,  milleti ezmeye  devam edeceğini açıkaçık ortaya koyuyor. 


NE KADAR DA RASYONEL, NE KADAR DA GERÇEKÇİ…


Yandaş basın, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleyi, “Dezenflasyon  süreci”, “Gerçek  dezenflasyon“,  “İstikrar” gibi yaldızlı laflarla, süreçlere ayırmasını ve enflasyonu bu suretle bir başka bahara ertelemesini, “Ne kadar rasyonel”,  “Ne kadar gerçekçi” diyerek alkış tuttu. Anlaşılan  Sayın  Bakan Şimşek de, doğru dürüst,  bütüncül, çapalara bağlanmış bir program yapma  imkanının  kalmadığını görünce sorunların temelindeki asıl sebebin, ekonomi bilimiyle  uzaktan yakından ilişkisi olmayan, ama “Ben ekonomistim” diye  sürekli  caka satan, safsatalarıyla ekonominin altını üstüne getiren, enflasyona rekor üstüne rekor kırdıran,  “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek bir eli yağda, bir eli balda yaşayan saray  kibirlisi olduğunu bilmesine rağmen  -onun  adını ağzına almaktan korktuğu için- olmayacak işi yaptı.  Enflasyonun sebebi olarak memur maaşlarına yapılan zamları gösterdi. 


İNSAN BU SÖZLERİ SÖYLERKEN UTANIR


Enflasyonun sorumlusu, enflasyon  altında ezilen  memur oldu.  İnsan bu  sözleri söylerken biraz utanır. “Memura zam yaptık” dediniz, çoğu yoksulluk sınırının altında.  “Asgari ücrete zam yaptık” dediniz,  asgari ücret  açlık sınırının altında. Emekliye zam yaptık dediniz.  “Kök aylık, seyyanen zam” diye lafa boğdunuz  işi.  Enflasyon telafisi için  yapıyoruz  dediğiniz yüzde 25 zammı,  emeklilerin çoğuna vermediniz.  Emeklileri enflasyona ezdirip perişan ettiniz.  Kaderine terk ettiniz.  Çoğu 7 bin 500 liralık sefalet aylığına  mahkum  edilen emeklilerimize, bizim belediyelerimiz el uzattı.  Ankara  Büyükşehir Belediye Başkanımız,  “İnsanı önceleyen belediyecilik, darda olanın yanında olmaktan geçer” diyerek, şartları  uyan tüm emekli hemşerilerinin sosyal yardımlardan yararlanması  için belediyeye başvurmalarını istedi.  AK Partili belediye başkanları ise bunu alkışlayacaklarına, örnek alacaklarına, hakaret ettiler, iftira ettiler.  Zamlarla ezdikleri milletimizle büyük bir duygusal kopuş yaşayan, AK Parti kadrolarının, güzel olan, insani olan  hiçbir şeye tahammülü kalmamış. 


MİLLETE TALKINI, KENDİLERİNE SALKIMI


Bunlar hakir gördüğü millete talkını vermeye, kendileri,yandaş  müteahhitlerle  bir olup salkımı yutmaya alışmış.  Emekliye, emekçiye, memura  üç kuruşu  çok gören Erdoğan ve  şürekası, yandaşlarına yaptırdıkları yollar, köprüler, tüneller için, dolarla, avroyla verdikleri garantiler karşılığında, bu yılın ilk  6 ayında 25 milyar lira ödemişler.  Geçen yılın ilk 6 ayına göre  yani aynı döneme göre  artış yüzde 167.  Üç katına çıkmış.Emekliye yüzde 25 artışı çok gören hükümet.  Yandaşa yaptığıödemeleri yüzde 167 arttırmış. 


GENÇLERİMİZ SAHADA


Emekliye, kendinin neden olduğu enflasyon farkını vermeyen hükümet, geçiş ücretlerini, bırakın bu ülkedeki enflasyona göre güncellemeyi,  ABD’deki enflasyona göre güncelliyor. Garantili geçiş ücretlerinde, sebebi olduğu kur artışları yetmez gibi, Amerikan enflasyonunu da  Türk  milletinin sırtına bindiriyor. Tüm bunlara para var.  Ama memura, emekliye, emekçiye  para  yok.  AK Parti yönetiminin adaleti:  Aşağı  mahalleye ver talkını, yukarı mahalledeki yandaşlara yuttur salkımı. Hafta sonunda gençlerimiz bu ballı projelerin yapıldığı yerlere gittiler.  Proje görünümlü soygunların ayrıntılarını  “Köprülerde soygun var” afişleriyle milletimizle paylaştılar. 


ÖRGÜTLERİMİZ SAHADA


Diğer taraftan İstanbul’daki örgütlerimiz, seçimlerden sonra başlayan zam yağmuruna  milletimizin  tepkisini “MuazZAM” sergileriyle gösteriyor. Hükümet ise bu sesin duyulmaması için elinden geleni yapıyor.  En son İstanbul’da  EyüpsultanKaymakamlığı,  İstanbul örgütümüzün zam sergisini yasakladı. Kaymakamlık kararında,  Erdoğan Hükümetinin eseri olan zamları gösteren ve örgütümüzün çabasıyla sokak  sokakhalkla buluşan bu serginin “Mitinge dönüşebileceğini”  “Güvenlik yönünden sakıncalı olabileceğini” söylemiş.  Anlaşılan hükümet değil ama kaymakam, milletin asabının  nekadar bozuk  olduğunun  farkında. Bir serginin, zammın protesto edildiği bir  mitinge dönüşmesinden korkuyor. Ama  kaymakamın şunu da  bilmesi lazım, protesto anayasal bir haktır.  Dolayısıyla bu yasaklar bizi korkutmaz, yıldırmaz.  Biz  milletimizin derdini duyurmaya, hükümeti çözüme zorlamaya devam edeceğiz.  İstanbul İl  Başkanımız Canan Kaftancıoğlu, bu süreci takip ediyor.  Erdoğan Hükümetlerinin eseri zamların sergilendiği  MuazZAM  sergi, tüm engellemelere rağmen  İstanbul’un sokaklarında vatandaşla buluşmaya devam ediyor.  Hükümetin zamlarla ezdiği tüm vatandaşlarımızı bu sergilere bekliyoruz. 


KADIN KOLLARIMIZ SAHADA


Diğer  yandan, kadın kollarımız “Pazar Yeri Yangın Yeri” projesini başlattı.  81 il ve 973 ilçede semt pazarlarında açılacak stantlarda, vatandaşın derdini dinleyecekler, mutfaktaki yangının sebebinin  hükümet olduğunu anlatacaklar. 


GENEL BAŞKANIMIZ YEREL SEÇİM SÜRECİNİ BAŞLATTI


Genel  Başkanımız da bu hafta sonunda Erzincan’daydı.  Çiftçinin, esnafın sorununu konuştu.  Paramızın artan enflasyon karşısında nasıl değer yitirdiğini anlattı.  Erzincanlılardan yerel seçimde CHP adayına desteklerini istedi.  Yerel seçim  sürecini meydanlarda başlattı. 


TRAKYA’DA ÇİFTÇİNİN YANINDAYIZ


Yine hafta sonunda  Parti Sözcüsü olarak  ben de  bölgem Tekirdağ’daydım.  Bizde çiftçinin derdini dinledik. Bir dokunduk, bin ah işittik.  Trakya’da  çok  ciddi bir kuraklık var.  Ayçiçeğinde, bu yıl çok büyük bir  rekolte  kaybı bekleniyor.  Trakya illerinin  CHP  milletvekilleri olarak hem çekirge zararlısı, hem de kuraklık nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi  için bir  yasa  teklifi verdik. Bu çerçevede borçların faizsiz ertelenmesini ve zararların sigortadan karşılanmasını istedik.  Bu teklifin bir an önce Meclis gündemine alınması için  bugün  Genel Başkanımız,  Grup Başkanımıza ve Grup Başkanvekillerimize talimat verdi.  Tekirdağ’da  Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım merkezini de ziyaret ettik.  Ofis çiftçinin kara gün dostu olması gerekir.  Ama maalesef hükümet de Ofis de çiftçiyi yalnız bırakmış. Seçimden önce, Genel Başkanımız Hükümete,  “Çiftçinin  zarar etmemesi için seneye de tarlasını ekebilmesi için, tarlasına girebilmesi için  buğdayın kilosuna primli 13 TL fiyat verin” demişti.  Hükümet prim  dahil  9 lira 25 kuruş  fiyat verdi.  O da seçimden sonra.Şimdi bu düşük fiyatla alım yapmıyorlar.  İthal  ürünle  silolarını doldurmuşlar, eski şişme silolara geçmişler.  Depolarda ithal üründen yer kalmayınca, bizim çiftçimizin yerli ve milli ürününü  “Ürün kaliteni beğenmedim” diyerek, ofisin kapısından geri çeviriyorlar. Çiftçinin traktörü, römorkundaki buğdayı boşaltmadan,  ofis  kapısından geri dönüyor. Buna derhal son verin, çiftçiyi tüccarın insafına bırakmayın.  Elin çiftçisinin ürünü bizim depoları doldururken, bizim çiftçimizin alın teri,  tüccarın insafına bırakılıyor.  Bu,  çok  ciddi bir yönetim zafiyetidir.  Çiftçimiz bu uygulamalarla giderek topraktan, üretimden kopuyor. Ve bugün gıda güvenliğinin konuşulduğu, en önemli öncelik olduğunun söylendiği bu  stratejik sektörde  ipler giderek daha fazla yabancıların eline geçiyor.  Oysa kendi kendine yeterli olmamız lazım. 


DÖRT KOLDAN SAHADA, VATANDAŞIMIZIN YANINDAYIZ


Trakya’da çiftçi isyanda.  Akbelen’de  çevreciler sahada, yurdun dört yanında, sağlıkçılar,  emekliler, mühendisler eylemde. Ama milletimiz yalnız değil. Parti yönetimimiz, kadın kollarımız, gençlerimiz, örgütlerimiz,  Milletvekillerimiz ve Genel Başkanımız dört koldan sahada, vatandaşlarımızın yanındayız. Yanlarında olmaya  da  devam edeceğiz. 


AK PARTİ VEKİLLERİ YİNE KAPININ ARKASINA SAKLANMASIN


Nitekim  Akbelen’deki  çevre katliamını görüşmek için, bu hafta Salı günü, bizim talebimiz üzerine Meclisimiztoplanıyor. Bu defa AK Parti vekilleri, çocuklar gibi kapıların arkasına saklanmasınlar.  Millet inim inim inlerkentatillerinden vazgeçsinler de, meclis çalışmaya başlasın.  İşleri sarayın keyfine bırakmayalım.  Milletimizi  ezdirmeyelim.


BÜTÇE ZAMLARLA DOLUYOR, YANDAŞA ÖDENEN PARALARLA BOŞALIYOR


Seçimlerden sonra başlayan zam yağmuru durmak bilmiyor.  Sabah raftan aldığınız bir malı, akşam aynı fiyata bulmak, adeta mucize haline geldi. Saray bütçeyi, insafsızca artırdığı harçlarla ve vergilerle, kamu  mallarına yaptıkları zamlarla, Anayasaya aykırı şekilde, bir defa aldıkları Motorlu Taşıtlar Vergisini, bir kere daha alarak vatandaşın sırtından, zar zor dolduruyor.  Diğer taraftan sarayın itibarına, faiz lobilerine, döviz baronlarına, yandaşlarına ödediği garantilerle hovardaca boşaltıyor.  İlk 6 ayda bütçe 483 milyar lira açık verdi. Bunun yarısından fazlası,  275 milyar lirası faiz harcaması.  Kur Korumalı Mevduat garantilerine 25 milyar lira,  kamu özel işbirlikleriyle ilgili  dövizli garantilere de  bir o kadar daha  para ödenmiş. 


MERKEZ BANKASI’NDAN DÖVİZ SATIŞLARI YENİDEN BAŞLAMIŞ GÖRÜNÜYOR


Merkez Bankası’nın döviz kasasından satışlar da, yeniden başlamış görünüyor.  Seçim sonrasında biraz toparlanan rezervler, yeniden piyasaya sürülüyor.  Temmuz ortasında 56 milyar dolara kadar inen net rezerv açığı yeniden 60 milyar dolara yükseldi.  Dünyada kredi  temerrüt riski primleri düştü. Bizde de 400’ün altını gördü.  O zaman bakan teşekkür ediyordu güven nedeniyle. Ama şimdi yeniden  dünyadan  ayrışarak 400’ün üzerine doğru hareketlendi.  Bütçe açığı ve rezerv açığına,  60 milyar doları bulan birde  cari açık eklendi.  Temmuz  ayı dış ticaret verilerine göre enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen dış ticaret açığı, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16 artmış.  Yıllık dış ticaret açığı ise yüzde 46 artışla 121 milyar dolara yükselmiş.  Dış  dengedeki bozulma devam ediyor. 


GELİR DAĞILIMI DA HIZLA BOZULUYOR


Gelir dağılımı da hızla bozuluyor. En zengin yüzde 20, toplam gelirin yarısını alıyor.  Bu gelir adaletsizliğinde 16 yılın rekoru.  Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre destek alan aşırı yoksul hanelerin sayısı  bir önceki  yıla göre 1 milyon artışla 3 milyon 700 bin haneye  ulaşmış. Bir yılda dana eti yüzde 143, yumurta yüzde 114, kuru soğan yüzde 113, kuru fasulye yüzde 101 zam görmüş. Patatesin fiyatı yüzde 99, beyaz peynirin fiyatı yüzde 83 artmış.  TÜİK aylık enflasyonu  tek hanede tutmak için hokus pokus yapmakla uğraşırken, vatandaşın en çok kullandığı gıdalarda enflasyon bırakın iki haneyi çoktan üç haneye dayanmış. Resmi verilere göre,  63 milyon vatandaşımız  konut masraflarının,  44 milyon vatandaşımız  borçlarının altında eziliyor.  35 milyon vatandaşımız  iki günde bir sofrasına  bir kap et yemeği koyamaz halde.  Yaz geldi  ama  vatandaşın tatil yapacak hali yok.  50 milyon yurttaş, evden uzak 1 hafta tatil  masrafını karşılayamaz durumda.  OECD içerisinde vatandaşları en çok geçim kaygısı taşıyan ülke Türkiye. 


İŞE GİT, EVE GEL… BU YAŞAMAK DEĞİL


Bu yaşamak değil. Sabah işe git, akşam dön.  Hafta sonu bir şey yapama, çocuğunu dışarıda bir yere götüreme. Bir hafta bile tatil yapama.  Dört nüfus çalış yoksulluk sınırını geçeme. Bu hayat değil. 


EKONOMİ YÖNETİMİ  “AKIL DIŞI”  POLİTİKALARA USUL  USUL  GERİ DÖNÜYOR


Ekonominin her  yeri yamalı bohçaya dönmüşken, tedbir alınacağına, Hazine ve Maliye Bakanı,  “Akıl dışı” olmakla eleştirdiği politikalara, seçimler yaklaşırken usul  usul  geri dönüyor.  Ekonomideki oyuncular da bunu  fark ediyor tabi ki.  Herkes  ekonomide zamanında çözülmeyen ertelenen her sorunun, sonunda katlanarak karşımıza çıkacağını biliyor. 


EN BÜYÜK KISIT ERDOĞAN


Tulumbada su bitti.  Şimdi kavgada söylenmeyecek sözler söyledikleri  Gazeteci Cemal  Kaşıkçı’nın  katili olmaklasuçladıkları,  15 Temmuz’un finansörü  dedikleri,  Körfez şeyhlerinin eline eteğine yapıştılar.  Darbeci diye görüşmeyi kestikleri,  Sisi’yle el ele pozlar verdiler  yanak yanağa. Şimşek ve Erkan ikilisi geçtiğimiz hafta da, SPK’nın daha 3 ay önce  33 milyon TL “piyasa bozucu eylem cezası” kestiği  JP Morgan’ın basına kapalı yatırımcı toplantısına koşa koşa gittiler. Ama sızan bilgilere bakılırsa, kan emici, vur-kaççı  kısa vadeli fonlar hariç,  Şimşek-Erkan ikilisinin anlattıklarına ciddi yatırımcılar fazla itibar etmemiş. Para politikasına dair,  “Somut ve  öngörülebilir” bir çerçeve  onların sözlerinden çıkaramamışlar. Nasıl çıkarsınlar. Zaten Merkez Bankası Başkanı  “Dinamik  optimizasyon  problemindeki en büyük kısıt” sözleriyle vaziyeti  daha önce  anlatmıştı.  Hata, gömleğin ilk düğmesinden başlıyor. Masanın başında oturan,  Erdoğan gibi bir “kısıt” var. 


YEREL SEÇİME KADAR ENFLASYONLA MÜCADELE YOK


Erdoğan yaklaşan yerel seçimlerin,  2023’te başlayan seçim sürecinin son durağı olduğunu görüyor.  Burada yaşayacağı bir hezimetin iktidarına mal olabileceğini de  biliyor.  Bu nedenle yerel seçimlere kadar enflasyonla mücadele önceliği değil. Ekonomiyi şişirme,  hormonlama, ne yapıp  edip büyümeyi sağlama peşinde. Yerel seçime kadar,  2000 öncesinin emme basma tulumba düzeni sürecek.  Önce vatandaşın ücretine, maaşına, aylığına zam  yapacaklar, sonra gelsin vergi, harç artışları…  Gelsin  benzin, gaz, elektrik zamları… Gelsin enflasyon, dar ve sabit gelirliye kaşıkla verdiklerini, kepçeyle geri alacaklar. Teker böyle döner sanıyorlar. Biz bu filmi gördük yaşadık. Dönmedi, dönmez.  Gerekenin yapılmadığı her dakika, ekonominin fay hatlarında biriken gerilim, daha yıkıcı hale gelecek ve güvendikleri dağlara karlar  yağdığını her geçen gün görecekler. 


ZULÜM ARTIYOR,  ERDOĞAN MİLLETLE DUYGUSAL KOPUŞ YAŞIYOR


Seçimlerin ardından  milleti zamlarla ezen Erdoğan, kendini destekleyenler başta olmak üzere, milletle büyük bir duygusal kopuş yaşıyor.  Bu  nedenle de, adaleti hukuku kendine göre eğip bükmeyi artırdı. Açıkça zulmediyor.  Muhalefetin sesini kesmek için  elinden geleni ardına koymuyor.  Depremin vurduğu Hatay’ın milletvekili Can Atalay hala haksız, hukuksuz şekilde içeride tutuluyor.  Hataylıların  iradesine pranga vuruluyor.  AK Parti Diyarbakır milletvekilinin sözlerini anımsatarak,  Erdoğan Hükümeti’nin yeni bir açılım süreci başlatma ve terörist başını salıverme niyetinde olduğunu açıklayan,  Gazeteci  Merdan  Yanardağ  hala  tutuklu. TELE-1 ekranları,  Merdan  Yanardağ’a isnat edilen suçla uzaktan yakından alakası olmayan, bir yasa maddesine dayanılarak,  haksız  hukuksuz bir şekilde 7 gün karartılıyor.  Gazeteci Barış Pehlivan, denetimli serbestlikten yararlanabilecekken  8 ay daha içeri atılma tehdidi altında. Memleketin her yanında her gün silahlar patlıyor.  Sinan Ateş cinayetinin soruşturması bir türlü ilerlemiyor.  Hakimlerin, savcıların yerleri değiştiriliyor.  Limanlarımız uyuşturucu rotalarının uğrak noktası haline gelmiş.  Türkiye “dünyanın en tehlikeli  20 ülkesinden biri” sayılıyor. Dünya klasmanında yerimiz  Kolombiya ile Pakistan arasında bir yerde.  Hükümet bunlar duyulmasın diye, harıl  harıl  gazetecileri tutuklattırıyor.  Milletin artık sadece sofrasındaki ekmek değil, canı da tehlikede.


SINIRLAR KEVGİRE DÖNMÜŞ, GELEN TERÖRİST Mİ BELLİ DEĞİL


Sınırlarımız  kevgire dönmüş,  her yer kaçak sığınmacı dolmuş.Elini kolunu sallayarak sınırlarımızdan geçenler, sığınmacı mıdır, terörist midir belli değil.  Avrupa ülkeleri Erdoğan’la anlaşmışlar. “Verelim  sana birkaç avro, bu sığınmacılar bize gelmesin” diye oturmuşlar imzaları  da atmışlar. İstanbul Valisi de,  “Türkler sığınmacılardan daha çok suç işliyor” diye, açıklamalar yapıyor. 


KADIN MİLLETVEKİLLERİNDEN OLUŞAN BİR HEYET DEPREM BÖLGESİNE GİDECEK


Depremin üstünden 6 koca ay geçmiş. Hala barınma sorunu, hala tuvalet sorunu, hala temiz  suya ulaşım sorunu konuşuyoruz.  Depremzedeleri okul yurtlarından icra yoluylaatmaya kalktıkları söyleniyor. Tüm bu konuları incelemek üzere  kadın  milletvekillerimizden oluşan  heyet deprem bölgesine gidiyor.  Heyetimiz Hatay’dan başlamak üzere son durumu yerinde inceleyecek. 


ORTADA GÖZÜKMÜYORLAR, ZAMLAR UNUTULSUN DİYE BEKLİYORLAR


Bu Hükümet, kendi seçmenleri  dahil  tüm milletle bağını koparmış bir vaziyette.  Bu aralar hiçbiri ortalıkta  maşallah  gözükmüyor.  Herhalde bu zamlar unutulsun diye bekliyorlar. 


BİZ SAHDA MİLLETİMİZİN YANINDAYIZ


Biz sahadayız.  Geçinemeyen emeklinin  yanıbaşındayız, siftah  edemeyen esnafın  dükkanındayız. Tercan’da vatandaşlarlayız,  Hayrabolu’da  kuraklık mağduru çiftçiyleyiz. İstanbul’un ilçelerinde en koyu istibdada karşı mücadele ediyoruz,  Akbelen’de  ormanların müdafaasında, yandaşlara peşkeş çekilen ballı projelerin karşısında biz varız, bizim gençlerimiz var, kadınlarımız var.  Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz.  Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetin partisiyiz.  Kongrelerimizle örgütlerimizi  ülke çapında hızla yenilerken, yerel seçimlere de  büyük bir hızla hazırlanıyoruz. 


SEÇİMLERİ KAZANAMADIĞIMIZ İÇİN EN ÇOK BİZ ÜZÜLDÜK AMA AYAĞA KALKMALIYIZ


Ve bir kere daha bizlere oy  veren milyonlara sesleniyoruz. Mayıs seçimlerini kazanamadık. Bunun için en çok biz üzgünüz.  Ama  artık  vakit yılgınlık vakti değil, ayağa kalkacağız, eksikliklerimizi  gidereceğiz, hatalarımızı  telafi edeceğiz, yenileneceğiz ve yerel seçimlerde 25 milyonu 30 milyona, 35 milyona çıkaracağız. Bugün olduğu gibi belediyelerimizle  milletimizin  hep  yanında olacağız. Biz  pandemide  de, depremde de bu  işi  çok  iyi bildiğimizi gösterdik.  Yerelde de bu iktidarın sebep olduğu yoksullukla mücadele etmek için projelerimizi geliştiriyoruz.  Seçimden sonra da belediyelerimiz çok başarılı hizmetlere imza atacak.

Benim söyleyeceklerim bu kadar.  Şimdi sorularınız varsa alabilirim.



ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.