Faik Öztrak'tan NATO çıkışı

Print
Haber Tarihi : 15.07.2023 16:30
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

CHP Sözcüsü Öztrak, Erdoğan’ın millete ekonomik soykırım uyguladığını, tulumbada su bitince de söylem değiştirmeye başladığını belirterek, “İrrasyonel politikaların mucidi, uçağı havadayken rasyonel politikalar güzellemesi yapmaya başladı.

Faik Öztrak'tan NATO çıkışı

Öztrak, Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği konusundaki “bel kıran” dönüşünün, tulumba suyun bitmesinin yanında, yabancı bir ajansın NATO zirvesi öncesinde  Erdoğan’ın oğlunun kurduğu vakıflarla ilgili  haberlerini  de düşündürdüğünü belirterek, “Öyle gözüküyor ki birileri birilerinin adına aba altından sopa gösterince işler daha da hızlanıyor” diye konuştu.


Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin açıklamalarına rağmen, emekli aylıklarının iyileştirilmesiyle ilgili her tekliflerinin reddedildiğini söyleyen  Öztrak, “Hükümetin büyük ortağı önerilerimizi reddetti. Bu konuda sızlanıp duran küçüğü de görmezden geldi. O da dolaylı olarak reddetti. Bunların alayı samimiyetsiz çıktı. Emeklilerimiz Erdoğan’ın, ekonomik soykırımının kurbanı olacak” değerlendirmesinde bulundu. 


CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik  Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:


Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez.  Hükümet ekonomiyi darmadağın etti. Erdoğan,  Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden önce,  ızrar halinde seçimi kazanmak için  tüm düğmelere aynı anda bastı.  Merkez Bankası’nın kasasında döviz bırakmadı.  Ekonomiyi büyük  bir istikrarsızlığa sürükledi.  Ekonomiyi içine sürüklediği bataklığı, seçim sürecinin son durağı olan, yerel yönetim seçimlerine kadar  da şimdi  milletten gizleme çabası içine  girdi. 


HATALARIN FATURASI MİLLETE YÜKLENMEYE BAŞLADI


Bunun için  daha önce  görevden aldığı eski bakan Mehmet Şimşek’i yeniden ekonominin başına  getirdi.  Amerika’dan Merkez Bankası Başkanı ithal etti.  O güne kadar uyguladığı politikalara kendi atadığı bakanın, akıl dışı, irrasyonel demesini duymazdan geldi.  Merkez Bankası’nın tabela faizlerini artırmasına göz yumdu.  Ama  ne yaptıysa  kimseyi akılcı politikalara döneceğine ikna edemedi.  Beklediği para da ne dışarıdan ne de içeriden geldi. Erdoğan, kendi yanlışlarının sonucunda, millete içirmesi gereken acı ilacı,  Mart ayında yapılacak seçimlere  kadar dış borçla erteleyebilme  hedefinden uzaklaştıkça  uzaklaştı  millete yüklenmeye başladı.  ÖTV’yi, KDV’yi, gelir ve kurumlar vergilerini artırdı.  Vatandaştan bu yıl  MTV’sini  almıştı,  şimdi döndü vatandaş  “Bir  kere daha  MTV ödeyeceksin” dedi. 


ÇAYA ZAM, SÜTE ZAM…


Milletin sırtına  bu vergilerle  toplamda 1 trilyon 150  milyar lirayükledi.  Alınan vergilerin üçte ikisi de  tüketim vergisi.  Yani dar ve sabit gelirli vatandaşların üzerinde kalacak  olan vergiler. Hükümet fiyatını belirlediği mal ve hizmetlere de zam üstüne zam yapmaya devam ediyor.  Artık bir çay bir simit bile lüks oldu.  Geçtiğimiz ay  çaya  yapılan yüzde 43 dev zammın ardından,  bu ay da  çaya  yüzde 9,5’luk bir zam daha geldi.  Çiğ süt  fiyatları yüzde 35 arttırıldı. Bu da önümüzdeki günlerde market raflarındaki süte, yoğurda, peynire zam olarak gelecek.


EKONOMİ YAVAŞLAMA SİNYALLERİ VERİYOR


Enflasyon son aylarda  baz  etkisiyle bir miktar düşmüştü. Ama  artık  bu etki bitti. Önümüzdeki aydan itibaren, TL’nin değer kaybetmesi, dolaylı vergilerin, harçların artırılması ve zamlar nedeniyle enflasyonun yeniden hızlandığını göreceğiz.Erdoğan ne kadar  “Tek haneli enflasyon” masalı anlatırsa anlatsın, enflasyon cephesinde yılın ikinci yarısında işlerin hiç kolay olmayacağı ayan beyan ortada.  Vatandaşa çay kaşığıyla verdiklerini, kepçeyle geri alacaklar.  Bu ülkede işsizlik  her gün  can yakıyor. İş-Kur’a kayıtlı işsiz sayısı, son 4 aydır 2,5 milyonda çakıldı kaldı. Ekonomi yavaşlıyor.  Bugün konut satışları açıklandı. Haziran’da konut satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44,4  düşmüş.  Bu, Temmuz  2021'den bu yana  konut satışlarında görülen  en sert düşüş.  Sanayi üretimi yıllık olarak bakıldığında, son yedi ayın beşinde gerilemiş.  Seçimde  verilen  gaza rağmen ekonomi yavaşlama sinyalleri veriyor.


TULUMBADA SU BİTTİ


Erdoğan’ın “model” dediği  safsatayı uygulamaya başladığı, 2021’in Ekim ayından bugüne, cari açık her ay arttı. Rekor üstüne rekor kırdı.  20 aylık  birikimli  cari açık 87 milyar dolar oldu.  Ama bunun finansmanı için dışarıdan  yeterli  para gelmedi. Açığın  tam  36 milyar doları, ülkenin kasasındaki dövizler satılarak finanse edildi. Ama  artık  tulumbada su bitti! Güçlü çıpalara sahip, tüm kesimlerin uzlaştığı, adil olduğunu kabul ettiği, saydam ve hesap  verebilir bir biçimde uygulanan ve gömleğin ilk düğmesini  yönetimin kendi harcamalarında, radikal bir tasarrufa  giderek iliklemeye başladığı,  güçlü  bir program olmadıkça bu  sarmaldan çıkmak  artık  mümkün değil. 


İRRASYONEL POLİTİKALARIN MUCİDİ RASYONEL POLİTİKA GÜZELLEMLERİNE BAŞLADI


Erdoğan Litvanya dönüşünde,  “Ekonomi programımızı,tavizsiz uygulayacağız” diyor.  Şimdi bu kaçıncı program diyeceğim ama ortada açıklanmış bir program yok. Bahsettiği ekonomi programını ne gören var ne de duyan… Zam çok, vergi çok, yoksulluk çok, açlık çok. Program da, huzur da  ortada  yok. Tek bildikleri, hep zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak.  Millete  ekonomik soykırım uygulamak.  Tulumbada su kalmadı.  İrrasyonel politikaların mucidi, uçağı havadayken, rasyonel politikalar güzellemesi yapmaya başladı. Samimiyetsizlik  bunlarda diz  boyu.  Mış  gibi yaparak, seçime kadar bu işi, aspirinle idare  edebilir miyim diye bakıyorlar. 


794 MİLYAR LİRALIK HARCAMA EK BÜTÇEDE YOK, BÜTÇE İÇİNDE BÜTÇE VAR


Ek bütçe dedikleri bir ucubeyi  Meclis’e sundular. Getirdikleri ek bütçede, milletten toplayacakları 1 trilyon 150  milyarlık verginin karşılığına,  1 Trilyon 150 milyar liralık harcama yazmışlar.  Neden?  Çünkü  yasal olarak  ek bütçede  açık  getiremiyorlar. Ama ek yapılan harcamalara  baktığımız zamanher şey var, ama kamu çalışanlarının maaş ve ücretlerine, emeklilerin aylıklarına,  ikramiyelerine yapılan zamlar, sosyal güvenliğe  devlet katkısındaki artış gibi, toplamda 794 milyar liralık harcama ek bütçede yok.  Yani bütçenin içinde görünmeyen bir başka bütçe var. 


BÜTÇE AÇIĞI KATLANACAK


Bunu, Cumhurbaşkanına verdikleri insaf dışı  ödenek yazma yetkisiyle bütçeye, karşılığına gelir yazmadan yazacaklar.  Yazdıkları bütçe açığını  yani sene başında yazdıkları bütçe açığını  ikiye katlayacaklar,  rekor kıracaklar.  Bir  de bunu karşılasın diye  Cumhurbaşkanına bir insafsız, net borçlanma yetkisini  üçe katlayan bir yetki de veriyorlar. Memleketin bütçesini, kaderini tek kişinin iki  dudağının arasına bırakıyorlar.  Nerede kaldı millet iradesinin  tecelligahı  Türkiye Büyük  Millet Meclisi’nin bütçe hakkı…  Torba yasayla  kur korumalı mevduatın yükünü  de  Hazineden  Merkez Bankası’na devrettiler.  Bütçe açığının önemli bir bölümünü de para basarak karşılamak üzere yok ettiler.  Anayasaya, yasalara aykırı, saydamlıktan, hesap vermekten uzak,  bölük pörçük uygulamalarla, güveni artırmaları mümkün değil. Aksine  bu uygulamalarla güveni daha da  azaltıyorlar.  Milletimize çıkacak faturayı, her gün biraz daha ağırlaştırıyorlar ve taşınamaz hale getiriyorlar.


İSVEÇ KONUSUNDA BEL KIRAN DÖNÜŞ


Daha önce de tulumbada su bittiğinde Erdoğan   “Bu can bu tende  oldukça vermem” dediği rahibi, bir gecede ABD Başkanının makamına teslim etmişti.  “Dinletiriz, gösteririz, ama vermeyiz” dediği,  Cemal Kaşıkçı cinayetinin kanıtlarını, dosyasıyla Suudi Arabistan’a devretmişti.  Kendi gazetecilerimiz  zindanlarda çürürken, “Hiçbir surette iade etmeyiz, ben bu makamda olduğum sürece asla” dediği Alman vatandaşı Türk muhabiri,  Merkel bastırınca apar topar Almanya’ya teslim etmişti. Ve  şimdi  daha 15 gün önce,  İsveç’e “Boşuna uğraşma.  Sen Kuran'ın yakılmasına müsaade ettiğin sürece biz  sizin NATO'ya  girmenize 'evet' demeyiz” diye  meydanlarda  caka  satıyordu.  Türkiye’ye gelecek İsveç heyetlerine,  “Kusura bakmasınlar, yorulmasınlar.  NATO’ya girmelerine izin vermeyiz” diyerek kapıdan kovalıyordu. Sonra  bir  baktık bir gecede çark etti. 


ERDOĞAN’IN OĞLUNUN VAKIFLARIYLA ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERDİLER


Şimdi yani böylesine  bel kıran  bir dönüş insana tulumbadaki su meselesi yanında, yabancı bir ajansın, NATO zirvesi öncesinde,  Erdoğan’ın oğlunun kurduğu, Genel Başkanımızın da aileleri konuşmaya buradan başlayalım dediği,  Manhattan’daki  gökdeleni yapan vakıfla ilgili, yolsuzluk haberinin de etkili olduğunu düşündürüyor.  Öyle gözüküyor ki birileri birilerinin adına aba altından sopa gösterince işler daha da hızlanıyor.  Erdoğan İsveç’in NATO üyeliğine onay verdi. Nokta.  Ama samimiyetsizlikte burada da zirve yapıyor. Tek bir imzayla, daha önce Meclis’in onayladığı  İstanbul sözleşmesini bitiren, kibirli Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliği konusunda  “Yetki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde” demeye başlıyor.  Düne kadar tu-kaka olan AB üyeliği de  birden torbadan çıkıverdi.  Herhalde  birileri ona  geçmişte AB üyeliği gündemdeyken  Türkiye’nin ne kadar  rahat para bulduğunu anlatmış. Bir  de bunu koyalım diyor şimdi, bir  de bunu yapalım. 


ERDOĞAN’IN SÜNGÜSÜ NE KADAR DÜŞECEK


Atalarımızın  “borçlunun yalımı alçak olur” diye bir sözü var.  Bunu boşa söylememişler.  Seçimlerden önce, ekonomide yaptığı hataları  şimdi dışarıdan alacağı borçla gizleyebilmek için bakalım Erdoğan  süngüsünü  daha ne kadar düşürecek?  Bunu öğrenmek  için, çok fazla beklemeyeceğiz. Şimdi Erdoğan Körfez yolcusu.  Bakalım oralarda, para gelsin diye nelere evet diyecek?  Borç almak için hangi emirleri alacak?  Hep birlikte göreceğiz.


İTİBARDA KALMAK, İKTİDARDA KALMAKTAN ÖNEMLİ


Erdoğan döneminde, cari  açık ve bütçe açığının yanında  Türkiye’nin  en önemli açıklarından biri de, itibar açığı oldu.  Bir siyasetçi için, bir siyasi parti için “İktidarda” kalmak önemlidir. Ama İsmet Paşa’nın dediği gibi bundan çok daha önemli olan  “İtibarda” kalmaktır. Bir hükümet için itibar, vatandaşına hak ettiği refahı sağlamakla, hakkı, hukuku, adaleti korumakla, insanlarına güven vermekle, onların ihtiyaç duyduğu hizmetleri en iyi bir şekilde sağlamakla ve tabi yaptıklarının  da hesabını vermekle olur. Ülkemizi,  HukukunÜstünlüğü Endeksi’nde 15 sıra,  Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 20 sıra,  Dünya  Mutluluk Endeksi’nde 43 sıra,  İnsani ÖzgürlükEndeksi’nde 46 sıra gerileten,  Erdoğan bunların hiçbirini yapmadı. Yapamaz. 


MİLLETİN İRADESİ GASP EDİLDİ, TBMM BAŞKANI SEYRETTİ


Hukuk devletini bitirdi. Bu ülkede artık  hakimler,  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıları, Yargıtay dava daireleri,  Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımıyor.  Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayan, kamuoyundaki tartışmalı pek çok davaya imza atan  hakim  Adalet Bakan Yardımcısı yapılıyor. Şimdi buradan biz soruyoruz, şu kararlarını tanımadığınız Anayasa Mahkemesi,  Zimbabve’nin Anayasa Mahkemesi mi?  TİP Milletvekili  Can Atalay’ın tahliye talebi,  Anayasa Mahkemesi kararları  ve yasalar ortadayken reddedildi. Milletin iradesi göz göre göre, aslında birbirlerini dengelemesi  gereken, üç ayrı kuvvetten biri olan yargı tarafından gasp edildi. TBMM Başkanı da bunu seyretti.  Biz buradan bir kere daha tekrarlıyoruz:  Can  Atalay serbest bırakılmalıdır. Bu yapılan sadece Can Atalay’ın değil, ona oy vererek Meclis’e  gönderen tüm vatandaşlarımıza, milletin iradesine saygısızlıktır. Yargı iktidarın güdümünde oldukça, yolsuzluklar arşa varınca, hak, hukuk, adalet ayaklar altına alınınca, tabi  Türkiye’nin dışarıda itibarının kırıntısı bile kalmamaktadır. 


NATO TOPLANTISINDA HİÇ BİR ŞEYİ KABUL ETTİREMEMİŞİZ


Ondan sonra Erdoğan Avrupa Birliği’ne  üyelik sorusu soran gazeteciye “Ağzın bal yesin” derken, İtalya Başbakanı da çıkıp,  “Türkiye’nin  AB üyeliğinin gündemin  üst sırasında olmadığını” söylemektedir. NATO’daki ortaklarımız,  Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarını desteklememe konusunda, açık teminat vermeden, NATO bünyesinde kurulan  bir koordinatörlükte  caka  satıyorlar.  Siz İsveç’in NATO üyeliğinin  önünü açarken, İsveç mahkemeleri,  Litvanya dönüşü, uçağınızın tekeri yere değmeden, terör suçlamasıyla istediğiniz iki kişiyi iade etmeyeceğini açıklıyor. Öyle görünüyor ki siz bu NATO toplantısında hiçbir şeyi kabul ettirememişsiniz.  Ama onların dayattığı ne varsa kabul etmek zorunda kalmışsınız. Çünkü tulumbada su bitti.  Yönetiminizin itibar açığını arttırdıkça artırmışsınız.  “Borç alanın,  nasıl  emir aldığını” göstermişsiniz.


EMEKLİ AYLIKLARI KONUSUNDA ALAYI SAMİMİYETSİZ ÇIKTI


Milletin sırtına 1  Trilyon liradan fazla vergiyi,   eli titremeden yükleyen bu hükümet, milyonlarca emekliye sıfır maaş artışı verdi. Oysa seçim öncesinde hükümet, emekli aylıklarında adaletsizliği gidermek için kademeli artış sözü vermişti. Yine Erdoğan emekli maaşlarının  iyileştirilmesi için  “Arkadaşlarına  talimat verdiğini” söylemişti. Bahçeli de, memura verilen seyyanen zammın  kök aylığa yansıyacak şekilde emekliye de uygulanmasını istemişti.  Ama  bütün  bunların alayı  olmadı, alayı samimiyetsiz çıktı. Biz haftalardır, “Gelin emeklilerimize hak ettikleri insanca yaşamı  sağlayacak bir aylığı verelim.  Bununla ilgili düzenlemeyi  hep birlikte yapalım” dedik durduk.  Dün akşam  da, emeklileri enflasyona ezdirmemek için  ve bir iyileştirme olması için önergemizi de verdik.  Ama hükümetin büyük ortağı reddetti.  Bu arada bu konuda sızlanıp duran küçüğü de görmezden geldi. O da dolaylı olarak reddetti. 


EMEKLİLER EKONOMİK SOYKIRIMIN KURBANI OLACAK


Şimdi emeklilerin sadece bir kısmına verilen zam da, hükümetin getirdiği vergilerle, yapılan zamlarla, değer kaybeden Türk lirasıyla, yılsonuna  kadar misliyle geri alınacak. Zam almayan emeklilerimiz de daha fazla ezilecek.  Evet  emeklilerimiz Erdoğan’ın, ekonomik soykırımının kurbanı olacak. 


ROLLER BELLİ, TROLLER BELLİ


Hükümet,  8 ay sonra yapılacak seçimlere kadar, sebep olduğu ekonomik soykırım konuşulmasın diye, elinden geleni yapıyor. İlk hedefi Cumhuriyet Halk Partisi,  GenelBaşkanımız Kemal  Kılıçdaroğlu  ve bize destek  veren 25,5 milyon insanı dağıtmak, etkisizleştirmek, susturmak.  İpe sapa gelmez iftiralarına yerde  de  gökte  de devam ediyor.  Yaklaşan yerel seçimlere giderken, milleti bölmek, beraberliğini bozmak istiyor. Roller de troller de belli.  Feshane’de sergiler basılıyor.  Festivaller iptal edilsin diye kampanyalar yapılıyor.  Trollerin  hedef gösterdiği sanatçıların, konserleri iptal ediliyor. 


İDEOLOJİK VESAYETLE EĞİTİM SİSTEMİNİ MAHVETMEYİ SÜRDÜRÜYORLAR


Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtulan zat, karma eğitimi tartışmaya açmaya çalışıyor. Sanki Türk eğitiminin en önemli sorunu buymuş gibi. Erdoğan’ın ortağı,  Hizbullah’ı terör örgütü diye kabul etmeyen partinin milletvekili karma eğitime “dayatma” diyor.  Bu hükümet ideolojik vesayetle eğitim sistemini mahvetmeyi sürdürüyor.  Kız çocuklarını eğitimin dışında tutmanın peşindeler. Tekrar soruyorum, bu çağda  Türk  eğitiminin sorunu bu mu?  Çağdışı kalmış kafalara  eğitimi teslim ederseniz sonuçta bu oluyor.  Ama  biz zaman kaybediyoruz. Türkiye zaman kaybediyor. Orta gelir tuzağından bir türlü çıkamıyor. 


AMAÇLARI MİLLETİ BÖLÜP EKONOMİK SOYKIRIMI UNUTTURMAK


Tabi bu oyunun  içinde  başka oyunlar  da var. Hükümetin planı, yaşam  biçimi farklılıkları üzerinden, milleti ayrıştırarak, bölerek, ekonomik soykırımı unutturmak, aradan sıyrılıvermek.  Bunun için de yerel seçimlere kadar elinden geleni yapacağını görüyoruz. 


CUMHUR İTTİFAKI’NA OY VERENLERİ DE SAFLARIMIZA BEKLİYORUZ


Türkiye’de  8 ay sonra yapılacak seçimler, çok önemli bir dönemeç. Artık bu ülkenin aydınlık yarınlarına inananlar, dayanışma içinde, yaklaşan seçimlere  birlikte hazırlanmalıyız.  Kendimize güveneceğiz.  Birbirimizi suçlamayacağız. Birlikte doğruları bulacağız.  Bize oy veren 25.5 milyon  dahil, milletimizin hiçbir ferdinin hakkını yedirmeyeceğiz. Arkamızdaki desteği  30 milyona, 35 milyona çıkaracağız.  Hükümetin  uyguladığı ekonomik soykırımın, sığınmacı meselesine ikircikli yaklaşımının,  İsveç’te Kuranı Kerim’in yakılmasından sonra ettiği sözleri, bir gecede yalayıp yutmasının, hayal kırıklığına uğrattığı, son seçimlerde  AK  Parti’ye ve Cumhur ittifakına oy veren yurttaşlarımızı da, bunun hesabını sormak için saflarımıza bekliyoruz. Despotlara, bölücülere, ülkemizin itibarına kastedenlere, ekonomik soykırım uygulayanlara, hukuk devletini  tanımayanlara geçit vermeyeceğiz.

ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.