DEVA Partisi
Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
düzenlediği basın toplantısında, girişimcilerin hayatını zorlaştıran
uluslararası ödeme sistemleri ve şehir içi ulaşım gibi konularda uygulanan
yasaklara tepki gösterdi.
Dalgın, “Ayağına
pranga vurulan, dijital mülteci olmaya zorlanan girişimcinin hayatı daha
pahalı hale gelen, en ihtiyaç duyduğu anda zorlanan orta direğin iş bulamayan,
fırsatları kaçıran gencin ve dünyanın taşrasına savrulan Türkiye’nin hakkını
savunmak için karşınızdayım” dedi.
Yasaklar ve
bürokrasi nedeniyle engellemelere maruz kalan girişimcilerden örnekler veren
Dalgın, yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
‘Dünyanın
200 ülkesinde serbest olan Paypal Türkiye’de yasak’
“Sizi Handan Hanım
ile tanıştırayım. Kendisi bir tasarımcı ve girişimci. Hazırladığı kilim ve
yastıkları geleneksel dokuma yapan kadın zanaatkarlar üretiyor. Bu ‘yerli ve
milli’ ürünler de Amerika Birleşik Devletleri, Dubai, İspanya ve İngiltere gibi
yerlerde satılıyor. Yani
herkesin sürekli bahsettiği kadın istihdamı, girişimcilik ve ihracat gibi
konularda çalışıyor. Ama Handan Hanım Amerika’dan aldığı siparişiler konusunda
dertli. Çünkü uluslararası ödeme sistemleri ile ödeme kabul edemiyor. Çünkü
dünyanın 200 ülkesinde serbest olan Paypal Türkiye’de yasak. Apple Pay ve
Stripe çalışmıyor. Wise ülkemizden çıkıyor. Bunları kullanamayan müşterileri de
uğraşmak istemiyor, alışveriş yapmaktan vazgeçiyorlar.”
 
‘Elinizde
olmayan sebeplerden ötürü marka itibarınızın zedelenmesi nasıl bir his,
umurunuzda mı?’
“İş dünyasından
gelen bir arkadaşınız olarak, bu yasaklara karar veren siyasiler ve
bürokratlara sesleniyorum! Kapınıza kadar gelmiş bir müşteriye mal satamamak ne
demek, biliyor musunuz? Elinizde olmayan sebeplerden ötürü marka itibarınızın
zedelenmesi nasıl bir his, umurunuzda mı? Açık söyleyeyim. Milletin vergisiyle
alınan makam arabasına binmeye veya her ay garanti maaş almaya hiç benzemez.
Elbette bu konu
sadece Handan Hanım’ın problemi değil. İçerik geliştiricilerimiz, dünyaya oyun,
grafik, müzik, fotoğraf ve her türlü dijital hizmetler satan arkadaşlarımız da
zorda.”
‘Twitter kullanıcılara ödeme yapmaya
başladı ancak Stripe ülkemizde yok‘
“Biliyorsunuz, geçenlerde
Twitter kullanıcılara ödeme yapmaya başladı. Belli özellikteki hesaplar için,
döviz cinsinden, otomatik gelir. Ancak bunun için Stripe hesabı gerekiyor ve bu
uygulama ülkemizde yok! Gerçi uluslararası firmaların tedarikçileri için bir
çözüm var. Ancak, bir Türk şirketinin kendi mal ve hizmetini bu şekilde
satması, ihracat yapması mümkün değil.”
‘Vatandaşımızın
para kazanmasına düşman mısınız?’
“Yakınlarına para
gönderemeyenler, kazandığı e-spor ödülünü alamayanlar, sattığı ürünün parasını
tahsil edemeyenler... Zaten yüksek dijital hizmet
vergisi ile girişimcimiz zorlanıyor, üzerine bir de bu sorunlar çıkıyor.
Neticede bu arkadaşlarımız ikametlerini
değiştirmek veya yurtdışında şirket kurmak zorunda kalıyorlar. ‘Bir girişim
deneyelim dedik, uluslararası ödeme almak için bin takla atıyoruz. En yakın
vakitte başka bir ülke vatandaşlığını alacağım’ diyen gençlere cevabımız ne?
Şirketler elbette
ülkemizin kurallarına uymak zorunda. Ama eğri oturup doğru konuşalım. 200
ülkenin aklı yok da sadece biz mi düzenleme yapmayı biliyoruz? Hükümete
sesleniyorum: Girişimcilerimizi dijital mülteci haline getirmeye ne hakkınız
var? Vatandaşımızın para kazanmasına düşman mısınız?”
 
 
Bakan
Şimşek ve Kacır’a çağrı
“Hazine ve Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Lütfen borç döviz bulmaya değil,
döviz kazanmaya odaklanın. İhracat hamlesini böyle mi yapacağız? Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır’a soruyorum: Bu nasıl teknolojik
atılım? Girişimciliği böyle mi destekleyeceğiz?”
‘Vatandaşımızın yararı mı, lobilerin
rantı mı?’
“Son 30 yılda İstanbul’un nüfusu iki buçuk
katına çıktı, taksi sayısı ise binbir kavgadan sonra sadece yüzde 10 arttı.
Kıtlığın rantını düşünebiliyor musunuz? Üstelik bu sadece bizim problemimiz
değil. Geçen yıl İstanbul’a 16 milyon turist geldi. Dile kolay, şehrin nüfusu
kadar insan! İnşallah artarak da devam edecek. Üstelik bir dünya başkenti
olarak pek çok uluslararası organizasyona da talibiz. Mesela 2028 Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri. Mesela
Olimpiyatlar. Peki, Amerika’dan Çin’e, Filipinler’den Kamerun’a, dünyanın her
yerinde kullanılan uygulamaları yasaklayarak mı bunu başaracağız? İnsanları
taksi kuyruklarına, pazarlıklara, korsan çözümlere mahkum mu edeceğiz? İnternet
özgürlüğünde Bangladeş ve Zimbabwe’nin gerisindeyiz. Bari bu alanda da geri
kalmayalım. Şehir içi taşıma uygulamaları üzerindeki
yasakları kaldırmak, rekabeti artırır, seçenekleri çeşitlendirir, fiyatları
düşürür ve hizmet kalitesini yükseltir. Tercih çok açık: vatandaşımızın yararı
mı, lobilerin rantı mı?”
‘Gençlere istihdamın parolası gig
ekonomisidir’
“En az üç milyon
gencimiz ‘ne işte ne okulda’. Bu arkadaşlarımıza istihdam fırsatları yaratmaya mecburuz. Peki nasıl? 21. yüzyılda bunun
parolası gig ekonomisidir.
İnternetin ve akıllı telefonların
yaygınlaşmasıyla arz ve talebi çok etkin şekilde buluşturan platformlar
hayatımıza girdi. Satacağınız ürünü, vereceğiniz hizmeti veya sağlamak
istediğiniz finansmanı internet üzerinden müşterilere sunabiliyorsunuz. Mesela,
el işlerini satan ev kadını. Mesela, yarı zamanlı kuryelik yapan üniversite
öğrencisi. Mesela, proje bazlı danışmanlık yapan profesyonel. Mesela kitle
fonlamasına katılan yatırımcı. Eskiden rüya gibi gelen ‘kendi kendinizin
patronu olmak’, ‘evden çalışmak’, ‘çocuğum büyüyene kadar yarı zamanlıya
geçmek’ veya ‘yan gelir için iş yapmak’ çok daha mümkün hale geldi. Gig
ekonomisi Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde işlerin 10’unu
sağlıyor. Benzer faaliyet alanlarını da eklediğimizde, bu oran Amerika Birleşik
Devletleri’nde yüzde 36’ya, yani 59 milyon kişilik istihdama ulaşıyor.
 
Ülkemizde bu büyük potansiyelin açılmasının
yolu, hizmetler sektöründeki yasakların kaldırılması ve aşırı regülasyonların
hafifletilmesi. Çünkü, seyahatten finansa, perakendeden danışmanlığa, eğitimden
sağlığa, lojistikten teknolojiye uzanan hizmetler sektörü, milli gelirimizin ve
istihdamımızın yüzde 60’ını sağlıyor.”
Dalgın,
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Osman Aşkın Bak’a
“Gençlerimiz ‘önümüzü tıkayan bu yasaklar niye var?’ diye
soruyor. Onlara makul bir cevap verecek misiniz?”, Ticaret Bakanı Sayın Ömer
Bolat’a ise “Hizmetler sektöründe kapsamlı bir reforma niyetli misiniz? Bir
serbestleşme hamlesi, bazı rant lobilerinin ayağına basacaktır. Onlarla
mücadeleye hazır mısınız?” diye sordu.
‘Rant
mı, rekabet mi’
“Vatandaşımızın
tweetlerini yazıp yazıp silmesi ile uluslararası ödeme sistemlerini
kullanamaması, her gün bir festivalin iptal edilmesi ile şehir içi ulaşım
uygulamalarının yasak olması, aynı madalyonun iki yüzüdür” diyen  Dalgın, hükümetin önünde iki seçenek olduğunu
belirterek, “Yasaklar mı, serbestlik mi kısıtlar mı, bolluk mu hayatı
zorlaştırmak mı, seçenekleri artırmak mı? Rant mı, rekabet mi lobiler mi, hür
teşebbüs mü vasatlık mı, dünyayla yarışmak mı en önemlisi: tanıdığı olanlar
mı, sade vatandaşımız mı? Her zaman ikincisinin hakkını savunmaya devam
edeceğim.” ifadelerini kullandı.