Altıntaş “Zamlar ve borçlar ülkemizin beka sorunudur”

Print
Haber Tarihi : 04.08.2023 19:16
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

Demokrat Parti Sözcüsü Haydar Altıntaş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında haftanın gündemini değerlendirdi

Altıntaş “Zamlar ve borçlar ülkemizin beka sorunudur”

Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altıntaş, haftanın ülke gündemi değerlendirerek açıklamalarda bulundu.

 

Altıntaş şu görüşleri ifade etti:

 

“Türkiye'de gündem o kadar hızlı ve çabuk akıyor ki her gün yeni bir hadise milletin hayatına ekleniyor ama arkada kalanlar da hiçbir zaman için ehemmiyetini kaybetmeden insan yaşamında varlığını sürdürmeye devam ediyor.

 

Meselelere tespitim şudur Türkiye bu ekonomik ve siyasal modelle hayatını sürdüremez. Türkiye bu “partili başkanlık rejimi” modeliyle hayatını sürdürmekte ısrar ettiği müddetçe ülkenin başındaki problemler üst üste binerek kangren olmuş bir dert yumağı haline gelecektir.

 

“Ölmeden Mezara Koydular Beni”

 

Vatandaşın hayatına baktığımız zaman ancak Hasan Mutluca'nın şarkısındaki “Ölmeden Mezara Koydular Beni” dizelerinden başka bir şey aklımıza gelmiyor. Ne yazık ki hiç kimse kazandığı helal parayla barınabilme, yaşayabilme, geleceğinden ve hayatından emin olabilme ümidini, düşüncesini gönlünde yaşatamıyor.

 

“Zamlar ve borçlar ülkemizin bir beka sorunu haline gelmiştir”

 

Kurlardaki artış ve Sayın Cumhurbaşkanına devredilen seyyanen vergilerin sürekli artırılmasına bağlı olarak akaryakıt fiyatları, vatandaşın borcu ve devletin borcu da gerçekten ülkemizin bir beka sorunu haline gelmiştir. Süratle buna bir çare ve bir çözüm bulunmak zorundadır. Fakat ortada hiç de çözümle alakalı bir emare göremiyoruz.

 

Halk günübirlik yaşıyor. Halkın temel derdi barınmak, sofrasına ekmek koymak, çoluğunu çocuğunu okula gönderebilmek, evinin kirasını ödeyebilmek, gaz parasını, su parasını, elektrik parasını ödeyebilmek. Onun dışındaki sosyal ihtiyaçlarıyla alakalı düşünebilecek şansı ve zamanı bile kalmamış.

 

“Çocuğu şehir dışında üniversite kazananların derdi büyük”

Üniversite okuyacak evlatlarımızdan herhangi birisinin bulunduğumuz şehrin dışında başka bir yerde üniversiteye gitmesi durumu üniversiteyi kazandığı için en büyük sevinci olması gerekirken o ailenin en büyük derdi olmaya dönüyor.” Bu çocuk nerede barınacak, ne yiyip ne içecek, eğitimini nasıl sürdürecek?” soruları Türk Milletinin en büyük dertlerinden birisi olmuştur.

 

Bütün bunlara rağmen iktidarın en temel dertlerinden bir tanesi ise “Ben mahalli seçimleri nasıl kazanırım?” sorusu. Elbette ki her siyasi partinin mahalli seçimleri kazanmak gibi bir hesabı ve kitabı olması çok normaldir ve doğrudur. Ancak seçimleri kazanmak için icraata ve uygulamaya sokacağınız akıl dışı uygulamalarla bu milletin hayatını bir yıl daha mahvetmeye hiçbirinizin hakkı yoktur.

 

“Esnafımız, kobilerimiz iflasa gidiyor”

 

Sadece emekliler ve ücretliler değildir sıkıntısı olan. Alın terini ekmeğine katık eden esnaflar, ülkemizin en büyük zenginliği olan Kobilerimiz de ihtiyaç duydukları anda krediye ulaşamayarak sıkıntıya girdiler. Esnaf Kefalet Kooperatifi yeni ilave plasman bulamadığı için kredi verememekte ancak tahsil ettiği paraları kendi içerisinde çevirebilmektedir. O zaman da esnaf, bu millet tefecilerin eline düşmekte, evinden ve işinden olmaktadır. Bunun böyle olduğu da Merkez Bankası kayıtlarından da görülmekte, her yıl ay katlanarak artan karşılıksız çekler neticesinde ayan beyan ortada gözükmektedir.

 

Eğer bu sorunlara bir çare bulunmaz, vatandaşın feryadı, ihtiyacı duymazdan gelinirse esnafımız ve Kobilerimiz ödeyemedikleri çeklerden, ödeyemedikleri borçlarından dolayı, ödeyemedikleri işçi ücretlerinden ve vergilerden dolayı ağır bir yük altına girecek, belki işini terk edecek, belki iflas edecek ve bununla birlikte Türkiye'de işsizlik sorunu katlanarak artmaya devam edecektir.

 

“Bu devletin 95 yılda biriktirdiği borç stoğunu sadece 1 ayda yapabilmek bir ekonomik başarı değildir”

 

Türkiye'nin kötü yönetilmesine örnek olarak sadece bir rakam söylemek istiyorum. 2018 yılında uygulamaya koyduğumuz Partili Başkanlık Rejimi ile Türkiye idare edilmeye başlandığında Cumhuriyetin 95 yılında idik.  95 yılda gelmiş geçmiş bütün Türk hükümetleri iç ve dış borcumuzun toplam rakamı 876 milyar TL idi. Aradan geçen 5 yılda iktidar bu borcu yaklaşık 5-6 kattan fazla arttırmış. Sadece 2023 yılının Haziran ayında borçlandığı rakam 882 milyar TL!

 

Bu devletin 95 yılda biriktirdiği borç stoğunu sadece 1 ayda yapabilmek bir ekonomik başarı değildir. Eğer ki bu iktidar, bunun ekonomik başarı olmadığını kabul ediyorsa, bu ülkeyi yönetenler kendi kendilerine çok acilen şu soruları sormalı: “Nerede hata yapıyoruz da bu borçları arttırıyoruz, bu insanlara normal şartlarda bu ülkede dirlik ve düzenlik içerisinde yaşama hakkı vermiyoruz, ele güne el açmaktan, avuç açmaktan neden uzak tutamıyoruz?”

Eğer bu soruyu sormaz ve başımıza gelen her çeşit derdi dış güçlere ve bizi diz çöktürmeye uğraşanlara havale edersek problemlerimiz gerçekten ciddi manada artmaya devam edecektir.

 

Sözlerimin başında mazotun bu ülkede fiyatı itibariyle bir beka sorunu oluşturduğunu söylemiştim. Enerji olarak mazot ekmekten suya, sırtımızdaki elbiseden yolda gördüğümüz ne varsa hayatın her bölümünde kullanılmaktadır.   Bugün Türkiye'de mazotun pompa fiyatı 37 Lira’dır dolar da 27 TL'dir. Bu iki rakama baktığınızda Türkiye'de 1 litre mazot 1,37 buçuk dolar seviyesine gelmiş. Efendim “mazot dünyada daha pahalı -  daha ucuz tartışmaları” çok yanlış bir bakış açısıdır. Diğer ülkelerin milli geliri de diğer uygulamaları da bizden farklıdır. Önümüzdeki süreçte doların artışıyla birlikte mazot fiyatının nereye geleceğini kestirebilmek yeni atanan ekonomi kabinesinin de imkanının dışına çıkmış durumda.

 

“6 kilogram buğday sattığınızda 1 litre mazot alabiliyorsunuz”

 

Ürünle mazot paritesi arasındaki ilişkiye bakalım:

 

Bugün 6 kilogram buğday sattığınız takdirde 1 litre mazot alabilir hale gelinmiştir. Efendim buğdayı 9 - 10 liraya satıyoruz diyenler çıkabilir. Türkiye'nin aritmetik ortalamasına ve buğday kalitesine bakıldığında ortalamanın çok üstünde bir kısmı çiftçinin buğdayını 6 liraya satmıştır, 1 litre mazot alabilmek için de 6 kilogram buğday satmakla karşı karşıya kalmıştır. İlerleyen zaman içerisinde bu belki 7 veya 7 buçuk - 8 kilograma çıkabilir. İşte o zaman çiftçi “ben ekemiyorum” demek durumuyla karşı karşıya kalır.

 

Bugün Türkiye'nin gündemini en fazla meşgul eden hadiselerden bir tanesi memurların ve emeklilerin Toplu Sözleşme görüşmelerine başlamış olmasıdır. Bu toplu sözleşme görüşmelerinin salimen ve sağlıklı yürüyebilmesi, doğru sonuç alınabilmesi ve gelecekte birtakım problemlerin kolaylaşması için temel olarak iki şey yapılmalıdır. Birincisi emeklilere 8 bin Liralık seyyanen zam verildikten sonra bu görüşmeler yapılmasıdır. İkincisi ise TÜİK’in gerçekleri açıklamasıdır. Gerçekten Türkiye'nin en büyük yanıltıcı Kurumu TÜİK’tir.

 

“Vatandaşın enflasyonu gerçekte yüzde 58'den çok daha pahalıdır”

 

Devletin hesabını kitabını yaparken doğru rakamlar vermek yerine milleti ağlatacak rakamları ortaya koyması için görevlendirildiği, Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Hafıze Hanım, enflasyon rakamlarının yılsonu itibariyle yüzde 58 olabileceğini düşünmek suretiyle veya ifade etmek suretiyle gerçeğin altını çizmiştir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının da bir ifadesi var “Davul benim boynumda, tokmak sizin omzunuzda” diyor. Hafize Hanım'ın bu duruşunu bu icraattan dolayı tersine çevirebilirler. Ama vatandaşın enflasyonu gerçekte yüzde 58'den çok daha pahalıdır.

 

Mazot ve buğday paritesinden hareket ederek bir hadisenin daha altını da çizmek istiyorum. Yakın gelecekte, bu ay ve önümüzdeki ay Türkiye'de pancar, fındık, kuru üzüm, pamuk, ayçiçeği, mısır ve çeltik hasadı başlayacak. Bu ürünlerin devreye girmesi esnasında “iç piyasada pahalılık olur” gerekçesiyle ithalat kapıları sakın açılmasın, dışarıdan ithalata –gümrüksüz- asla izin verilmesin ki bunlara da çok uygun ve makul fiyatlar verilerek Türkiye'de ekonominin sürdürülebilirliği sağlanabilsin.   Yapılan uygulamalara baktığımızda buna ilişkin pek fazla da ümit görmüyorum.  

 

Bugün salçalık domatesin kilosu 2 liraya inmiştir. 2 liraya inişinin altındaki temel sebeplerden bir tanesi iç piyasada fiyatlar pahalılaşır kaygısıyla salça ihracatına konulmuş olan kotadır. Ayrıca bu sene ülkemizde zeytin rekoltesi düşük, yurt dışında da yeteri kadar insanların elinde zeytinyağı yok. Onun için Türkiye'de hemen fiyatlar pahalılaşıyor diye zeytinyağı ihracatına yasak koyuyor. Dolayısıyla bu ürünlerin fiyatlarına aklınıza geldiği zaman gümrükleri kaldırmak, aklınıza geldiği zaman ihracat yasağı koymak suretiyle piyasalara asla düzenleyemezsiniz.

 

Türk milliyetçisi olarak canımız yanıyor”

 

Gündemimizdeki konulardan bir tanesi de Türkiye'de göç ve göçmen işiyle birlikte tartışılan Vatandaşlık Kanunu. Türk vatandaşlığının parayla satılması bir Türk milliyetçisi ve Türk vatandaşı olarak benim ciddi manada canımı acıtmaktadır. Elbette ki başka ülkelerin insanları bizim ülkemizden vatandaşlık isteyebilirler. Vatandaşlık istediklerinde uygulanacak kriterlerin en azından diğer Avrupa memleketlerinde uygulanan kriterlere yakın kriterler olmasını istemek de elbette bizim hakkımızdır. Bundan dolayı biz, partimizin milletvekilleri ile beraber müşterek olarak, 11 Temmuz 2023 tarihinde TBMM’de bir Kanun Teklifi vererek Vatandaşlık Kanunu’nda en azından gayrimenkul almak suretiyle vatandaş olanların gayrimenkullerini satma süresinin 5 yıl olması yerine 10 yıl olarak değiştirilmesi teklifinde bulunduk.

 

“Demokrat Partililer olarak Disney Plus’ı şiddetle kınıyoruz”

 

Bu hafta aktarmak istediğim son konu ise Türkiye'de Disney'de gösterime giren Atatürk'le ilgili bir dizinin Ermeni diasporasının baskısı sonucunda yayından kaldırılmış olmasıdır. Milletimizin Milli Değeri ve Milli Kahramanı, Cumhuriyetimizin Kurucusu olan Atatürk ile alakalı bir dizinin Ermeni diasporasının baskısıyla yayından kaldırılmasını Demokrat Partililer olarak biz şiddetle kınıyoruz. Bu işle alakalı olarak yapılacak eylem ve müeyyideler ne ise onları da candan gönülden destekliyoruz.   Allah Türk Milletine dirlikli güzel günler, huzur içerisinde yaşayacak zaman nasip etsin!”  

 

ANASAYFA |GÜNDEM |BÖLGESEL |SİYASET |EKONOMİ |SPOR |DÜNYA |SAĞLIK |TEKNOLOJİ |KULİSVAR |BİLİM-EĞİTİM |KÜLTÜR SANAT |MAGAZİN
GİRİŞ SAYFAM YAP| |RSS ÖZET AKIŞI|İLETİŞİM|KÜNYE
Turkuaznet İnternet ve Bilişim Hizmetleri Tarafından Geliştirilmiştir. Tüm hakları saklıdır.